Bismihi Teâla Bayram geliyor! Kimileri der ki: “Nerede bayram? Kime bayram? Hangi bayram? İslam coğrafyası kana bulanırken mi? Çocukların gözleri baba hasreti ile sulanırken mi? Ülkemde halen suçu Müslüman olmakla sabit görülen kardeşlerimiz tutuklanırken mi? Analar can evinden vurulurken mi? Ümmete bu kadar tuzak kurulurken mi? İslam ülkelerinde savaş, silah, darbe, katliam, şehadet, kıyamet adında kelimeler bulunurken mi? Müslüman kadınların iffetine, namusuna el sürülürken mi? “Bahar bahar” diye İslam ülkelerinin defterleri dürülürken mi bayram?”
Ben yine diyorum ki günlerden bayram… Bu gün, Resulullah`ın ve Onun ümmetinin bayramı. Bu gün tüm “ama”larımıza inat parçalanmış mutluluğumuzu bir günlüğüne yamalama günü. Vahiy günlerinden beri bize Rahman tarafından bahşedilen gündür bayram günü. Bu gün, bir günlüğüne dondurmak gerek yüreğimizdeki elem yazgılı dünü.
Bu gün, bayram… Çocukların gözleri mutluluk kokar buram buram. Bayram denilince nedense hep eskilerden dem vururuz. “Ne de güzeldi o eski bayramlar“ der dururuz. İşte şimdi tam burada derim ki bu gün de o gün. Bu bayram çocuklarımızın güzel ve eski bayramı. Öyle olmalı. Bayramlar çocuklarımızın olmalı. Onların da yâd edecek eski ve güzel bayramları kalmalı. Belki yoktur babaları ama yeni esbapları, yeni ayakkabıları, yeni çorapları olmalı. Kendi çocuğuna yeni kıyafetler alan her annenin ve babanın yâdında mahzun bakışlı bir çocuk daha bulunmalı. Çocuklarımızı yeni elbiselerle donatırken komşu oğlu, akraba çocuğu unutulmamalı.
Yaşadığım en güzel bayramlar çocukluk günlerimden kalan bayramlardır. Belki de bu hepimizdeki müşterek hatıralardır. “Bu mevsimde bayram mı olur?” demeyin. Bayramı gözlerinizden silmeyin. Ey sıla hasretiyle yanıp tutuşan yürekler, gurbette bayram olmaz diye bilmeyin! Öyle bir olur ki… Değil mi ki Resulullah (SAV) bayram müjdesini Medine`de vermiş. Değil mi ki o da gurbetteymiş. O vakitlerde de ıstırap, harp, çile, yürek yangınları ümmet arasında kol gezermiş. Yine de varmış bayram. Yine de gelirmiş bayram. Yine de her yıl kutlanırmış bayram. Bayram namazına gitmeden evvel bir hurma tanesi ile tatlanırmış bayram.
Değil mi ki hüznü giyen de özlemle beklermiş bayramları. O devirde erkek, kadın, yaşlı, genç, çocuk sevinçle bayram namazı için mescitlere koşarlardı. Örtüsü olmayan kadınlar örtüsü olanların cilbabına bürünür de birlikte yola koyulurlardı. Resulullah (SAV) o gün ashabının tamamını bayram yerinde görmeyi arzulardı. Hatta hayızlı kadınların dahi namaz kılmasalar da o mekânda hazır bulunmalarına dair telkinleri vardı.
Bu bayram, Taif`te kanlı ayakları ile gezinen, son nefesine kadar “ümmetim ümmetim” diye inleyen Habibullah (SAV)`ın bayramı. Bir dahaki bayramı sılada geçirmeyi dileyenlerin bayramı. Bu bayram, zindanları güldanlığa çevirenlerin, nice bayramları gökyüzünü görmeden devirenlerin bayramı. Bu bayram, saklı sevinçleri koynunda bekleten çilekeş annelerin bayramı. Bu bayram, oğullarının fotoğrafları ile geceleyen nenelerin bayramı.
Haydi, tüm “ama”lara inat verelim ellerimizi bayrama. Resulullah (SAV) bir hurma ile tatlandırdı bayramını; mescide gidiyor, ümmetini orda hazır görmek istiyor. Bu bayram gölgemiz olan elemlerimizi de alıp tüm ailemizi önümüze katıp bayram namazına gidelim. Umutla beklediğimiz günlerimiz için, ertelediğimiz düğünlerimiz için, yitik tebessümlerimiz için dua edelim.
Günlerden bayram! “Elde var umut” diyen, hüznüne umut bileyen Yusufilere… Gurbette sıla hasreti çeken, Yesrib`i Medine`ye çeviren muhacirlerimize… Tüm İslam âlemine… Hasseten şehit ailelerine hayırlı bayramlar dilerim.