Âlim Olan`ın adıyla

Başlangıcı uzun zamana dayanan, yapımı henüz tamamlanmayan bir inşaattır bizimkisi. Bin bir zahmet ve emekle süregelen bu inşaatın şimdilerde kaba kısımları bitmiş durumda. Temeli ihlas, harcı fedakârlık, kolonları sabırdandır bu kutlu inşaatın. Bir Medine-i fazıla hülyasıdır. Şuan durup baktığımızda emin adımlarla yol aldığımız çalışmaların sonucunda duvarı, çatısı bitmiş, kaba olduğu kadar sağlam bir inşaat görürüz.

Peki, şimdi bu aşamadan sonra ne yapmalı? Medine-i fazıla inşası için bu güne kadar tüm samimiyeti ile emek veren kardeşlerimiz gecesini gündüzüne katıp var gücü ile çalıştılar. Bundan ötesinde onların bu çalışmayı genişletecek noksansız olarak tamamlayacak imkânları yok. Günümüzde faaliyet yapan kardeşlerimiz birçok alana birden el atmak zorunda kalıyor. Dolayısıyla her işte bariz eksiklikler göze çarpıyor. Bunun tek sebebi yeterince yardım alamayıp o alandaki ince konularda uzman olan şahıslardan istifade edilmediğindendir. Bu güne kadar nasıl gelmişse öyle de devam etmesi mümkündür diyenlerden misiniz? Madem söz inşaatla yol almakta. Bu minvalde bir emsal verelim. Bir ev yapıyorsunuz. Evin kaba iskeleti bitiyor ve ancak buna gücünüz yetiyor. Estetikten ve ince işçiliklerden yoksun, ayrıntıları yerine getirilmemiş bir eve kim ev diyebilir ki? Bu eve bir sıvacı, kartonpiyerci, elektrikçi, marangoz, boyacı, fayans ustası, gibi uzmanların girip tekmil etmesi gerekmiyor mu? Bu kaba inşaatı yapanlar geriye kalan işleri ne kadar sağlıklı ve olması gerektiği mükemmellikte bitirebilir. Tıpkı inşaat gibi televizyonu, gazeteyi, dergileri, radyoyu, siyasal çalışmaları, dernekleri ayakta tutan kardeşlerimizin eksikliklerini hepimiz görüyoruz. Sorunları olduğu gün gibi aşikâr. Ve biz dışardan izleyip eleştirmekle yetiniyoruz. Sizce bir işe yarıyor mu?

Şimdi yapmamız gerekenler daha net olarak ortaya çıkıyor. Çalışmak istediğimiz alanı seçip o alanda ince ayrıntıyı ve eksikliklerimizi görüp, gerekli altyapı ve donanımlarımıza sahip olarak o taşın altına bizlerin de elimizi koyması gerekmiyor mu?

İstisnasız her fert bu gayret içerisinde olup kendine belirgin rol biçmesi ve diğerlerinin de bir ötekini bu doğrultuda teşvik etmesi gerekir. Her şeyden önce her bireyin kendi yeteneğinin farkında olması ve bu kabiliyetini ortaya koyması gerekmekte. Edebiyat, sosyal faaliyetler, el sanatları, sinema, tiyatro, yazılı-görsel basın, sosyal medya, siyaset ve bütün bunların hepsinin alt başlıkları olan yüzlerce konu var. Yeteneğimiz olan bir konuyu tespit ederek, seçtiğimiz alanla ilgili eksikliklerimiz ivedilikle gidermeliyiz.

Unutmamalıyız ki şuana dek çalışan, üreten kardeşlerimizin yanında yer almak istiyorsak onları taklit ederek yardımcı olamayız. Biz onların eksik yerlerini kapatan zarif parçaları olmalıyız. Bunun için o alanla ilgili dünyada yapılmakta olan ilmi çalışmalar, araştırmalar, tezler, yöntemler, makaleler, güncellenmiş yenilikler, tecrübeler ciddiyetle ve titizlikle irdelenerek o konunun üniversitesini okumuşçasına uzmanlaşmamız gerekir. Konu ne kadar ayrıntılı olursa başarı şansı o denli yüksek olur. Yani cüzi başlıklarda kendimizi yetiştirmemiz gerekiyor. İmkânı olanların belirlenen ve ihtiyaç duyulan alanlarda akademik kariyer yapması elbette daha isabetli olur. Mesela televizyonda mı çalışmak istiyoruz? Bunun hangi alanına meyilliyiz ve ne denli yetenekliyiz? Kamera mı? Montaj mı? Yönetmenlik mi? Senaristlik, ya da sunuculuk mu? Işık veya ses teknisyenliği mi? Veya hangi ilmi konuda ehil sayılabilecek ölçüde iyi olmak istiyoruz? Tefsir, siyer, aile, ahkâm, kelam… Tarih midir tercihimiz? Tarih ise hangi tarih? Yakın tarih, İslam medeniyeti, peygamberler tarihi, medeniyetler tarihi… Bu örnekler böylece uzar gider.

Bilgiye erişmek hiçbir zaman günümüzdeki kadar kolay olmamıştır. Her kes artık oturduğu yerden arzuladığı her çalışma alanına el uzatma olanağına sahiptir. Azıcık dış destek ve ihlas dolu bir çaba ile istenilen her konuda yeterli birikim ve donanıma sahip olabiliriz. Yeter ki seveceğimiz bir alan olsun ve kendimize itimadımız tam olsun.

Başlamış ve devam etmekte olan Medine-i fazıla inşasında bizim de bir tuğlamızın olması dileğiyle…