Rabbimiz “Oruç diğer ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı” buyurduktan sonra “Leallekûm tettekûn: Taki bu sayede korunasınız” buyurmuştur.

Yani oruç size takvalı olasınız diye farz kılındı, Ramazan`ın finali TAKVA olmalıdır.

Çünkü tevhid takvanın koruması altındadır. Eğer takva yoksa zırhını kaybettiğinden tevhid tehlike altındadır.

Şu anda ülkeler; kurtuluşu ve mutluluğu toplumlarının refah seviyesinin yükselmesinde aramaktadırlar. Hâlbuki insanların refah seviyesi yükseldikçe sahib olma içgüdüsü ve elde etme arzusu frenlenememektedir. Üretimde yol katettikçe tüketim artmakta bu da toplumu azgınlığa ve şımarıklığa götürmektedir. İşte takva bu materyalist sistemin tüketim çılgınlığında Allah`ın belirlediği standartlara göre ihtiyaçlarımızı belirlemek ve vahiy röntgeninden kendimizi geçirip Allah`ın “DUR” dediği yerde durmaktır. Takva insanda insaniyeti, duyarlılığı ve sorumluluk bilincini geliştirmektedir. İşte oruçtaki amaç da takvadır.

Yine Rabbimiz ibadetleri bir zikir olarak belirtiyor. Fakat o ibadetlerden gayenin yine kendisine yaklaşmak olduğunu belirtiyor Kur`an`da.

Takva Allah`ın DUR dediği yerde durmak, OL dediği gibi olmak, ÖL dediği gibi ölmektir. Rabbimizi her işimizde ciddiye alıp önemsemektir.

“Benim gündemimde Rabbim kaçıncı sıradadır. Ben de O`nun gündeminde o derece olacağım” diye düşünmeliyiz.

Hz. Ömer`e “Takva nedir?” diye sorduklarında: “Dikenli yolda yürüyebilmektir” diyor. Hangi hâl üzerindeysek dikene rağmen Allah`ın istediği rolü oynamaktır takva.

Örneğin bir tüccarsak kâr yapamasak dahi, zarara uğrayacağımızı da bilsek yalana ve dalavereye kaçmamak, Allah`ın dur dediği yerde durmaktır takva.

Yeni dikene rağmen, ayaklarımızın altından kan göre göre o dikenlere aldırmamak, doğrudan şaşmamaktır takva.

Yine hakarete uğrama sözkonusu olduğunda öfkeyi yutmak, günahlar üzerimize doğru geldiğinde imanı bileyip hayayı muhafaza etmektir takva.

Takvayı yalnızca seccadelere ve camiye hapsetmemeli ve hayatın her alanına hakim kılıp aktif hale getirmeliyiz.

Birgün Allah Resulüne  sahabelerden bir tanesi “En hayırlı Müslüman kimdir?” diye sorduğunda Allah Resulü şöyle buyurur: “Gördüğün zaman Allah`ı hatırladığın kimsedir.”

Yani Kur`an etine kemiğine bürünmüş, giyinimine, kuşamına, evine yansımış, çocuğuna dahi  yansımış, ahlâkını Kur`an`dan almış kimsedir hayırlı Müslüman.

İnsanın hayatında üç önemli kıyafeti vardır. İlki evlenince giydiği kıyafettir. İkincisi hacda giyilen ihramdır. Çok iz bırakıcı bir özelliği vardır.

Üçüncüsü kefendir.

İlk kıyafetle insan baba evinden ayrılır  ve kendi evine gider.

İkinci kıyafetle dünyadan ayrılıp Allah`ın evine gider.

Üçüncü kıyafetle dünyadan ve sevdiklerinden ayrılıp ahiretin kapısı olan kabire gider.

Fakat bir kıyafet vardır ki o da haramlardan, haksızlıktan koruyan zırh olan takva elbisesidir. Bizler bu elbiseye sahip olmalıyız. Elimizden gelen çabayı sarf etmeliyiz. Nasıl ki çocuklar bayramlık kıyafetlere sahip olmak için heyecanlanıyorlarsa bizler de takva kıyafetine sahip olmak için heyecanlanmalıyız.

Rabbimiz geçtiğimiz Ramazan`da yeni bir rahmet kapısı açmışken bizler rahmete, gaflet içindeki insanları çekmek için çabalamalı ve onların hidayetine vesile olmaya çalışmalıyız. Allah`a küsmüş, doyumsuz, şükürsüz insanların kurtuluşunu da hedef edinmeliyiz.

Rabbimizle aramıza giren alışkanlıklarımızı ve kötü ahlâkımızı elimizin tersiyle kendimizden uzaklaştırmalıyız. “Euzu”da da bu uzaklaştırma manası vardır.

Rabbimiz kazançlı kullarından eylesin bizleri. Amin