Rahman ve rahim olan Allah`ın adıyla! O seni yetim bulup da barındırmadı mı? Seni şaşırmış bulup da doğru yolu göstermedi mi?
Seni yoksul bulup da zengin etmedi mi? (Duha Suresi: 6-7-8)
Gazze yetim kaldı Rabbim. Hem öksüz, hem yetim. Anasını babasını yitirmiş yetimlerden daha yetim.
Üstelik merhametin, vicdanın, insanlığın yetimi.
Yeryüzünde nefes almak Gazze`yle anlamını yitirdi artık. Üstelik uluslararası zalimlerin medeniyeti de, çağdaşlığı da, modernliği de, insan hakları ve özgürlükleri de...
Yavrular ölürken, elleri ayakları koparken, acıyla yükselen feryatlar gökteki melekleri titretecek boyutlara ulaşmışken biz ne ölümüze sahip çıkabildik, ne de dirimize.
Bizler halen birlik olamadığımızdan bahsedip; birbirimizi ötekileştirmeye, tehlikeli göstermeye devam etmekteyiz. Demek ki tam anlamıyla yanmamış içimiz, acılara boğulmamışız her yanımızla, hissedememişiz, sahiplenememişiz ümmeti.
Nefislerimize imanı bahşeden Rabbimiz! Esir olmuş yüreklerimiz, zalimlerin prangaları altında. Zilleti içselleştirdiğimizden bir türlü birbirimiz olamıyoruz. “Kardeşim” deyip de kol kanat geremiyoruz birbirimize. Şaşırmışız, yol göster bize tıpkı Resulüne gösterdiğin gibi.
Meryemler yine Yahudinin zulmü altında, ateşlerin ortasında. Gözü dönmüş zalimlerin bombaları altından sağ çıkanlar, yavrularının parçalanmış cesetlerini topluyorlar, yüreklerine taş basıp ‘Hasbinallah ve nimal vekil` diyerek. Biz çocuklarımızın rahatı, keyfi peşindeyken onlar oğullarını Senin yolunda kurban olmaya gönderiyorlar. Sen yalnızca gözlerin yerinden fırlayacağı güne erteleme zalimlerin kahrını, perişanlığını. Azabını yağdır onların üzerlerine. Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler gibi cinnet geçiren psikopat katiller sürüsünden vicdan, insaf, merhamet bekler hale geldik. Hz. Yusuf”un memleketlisi Gazzeli yetimleri uluslararası Firavunların ellerine terk ederek; aslında kendimize zulmettik. Ne dirilerimize sahip çıkabildik, ne ölülerimize.
Sen sahip çık Resulünün yetimlerine. Tıpkı Resulüne sahip çıktığın gibi. Sen kimsesi ol kimsesizlerin. Sen barınağı ol ortada kalmışların. Sen gören gözü, işiten kulağı ol zalime karşı Müslümanların.
Kursağı israil`in necis yiyecekleriyle dolan bizlerin gafletine bakıp da Ümmeti zalimlerin insafına terk etme. En teknolojik silahlarla saldıran zalimlere karşı tüm imkansızlıklarıyla direnen mücahitlere zaferi ver. Oruçlu ağızlarıyla silahı kuşanan, her daim ihlasını kontrol eden, teheccüdlerle gecesini dirilten, muhabbeti sana olan fedaileri, Sen yardımsız bırakma. Biz yardımcı olamadık, biz sahip çıkamadık, sen sahip çık gariplerine. Eğer sen müminleri zalimlerin insafına terk edersen yeryüzünde sana ibadet eden kimse bırakmayacaklar.
Onlar yeryüzünü dar edip; bir nefislik yaşamı, bir yudum suyu çok görüyor sana iman edenlere.
Yeryüzü de yetim kaldı Rabbim. Dağ, taş, toprak, gök, yuvasındaki kuş feryat ediyor zalimlerin ellerinden. Sen yeniden yeryüzünün halifeleri eyle yetim Ümmeti.
Ölü kalplerimizi dirilt, bizi silkele, yönümüzü şaşırdık. İstikbalimizi yeniden kıble eyle. Kirli kalplerimizle ettiğimiz dualarımız belki de ulaşmıyor göklere. Beddualarımız dağıtmıyor ciğersizlerin güçlerini.
Yakup Peygamberin oğlu Yusuf için inleye inleye dua ettiği gibi dua etmeyi nasip et bizlere. Ümmetin yetimleri için inleyerek, gözyaşı dökerek, içi yanarak yalvaranlardan kıl bizleri.
Sen kendi kitabında lanetlediğin israil`i ve avanelerini, tüm dünya müstekbirlerini helak ettiğin günleri göster bizlere. Amin.
Not: Allah`ı ve Resulü (sav)`nü gerçekten seviyorsak Allah düşmanlarının mallarını almayalım. Mağduriyetler yaşasak, zor durumda kalsak dahi boykot işini sıkı tutmak bizim Ümmete karşı sorumluluğumuzdur. Her birimiz yapmamız gerekirken yapmadıklarımızdan ve yapmamamız gerekirken yaptıklarımızdan hesaba çekileceğiz. Çevremize, bakkallara, marketlere boykot şuurunu vermeye çalışalım. Hesap bilinciyle hareket etmemiz dile