Hayat veren, yaşatan, rızık veren, kullarına karşı sonsuz lütuf ve merhamet sahibi olan

İçinde barındığımız şu yeryüzünü bizim için yayan, nice rızıklarla donatan ve hizmetimize veren

Yedi kat göğü yaratan, en alt katı kandillerle süsleyen, gündüzü geçim ve ibadet zamanı tayin edip geceyi dinlenme vakti kılan

İnsanın huzurunu, hayrını ondan daha fazla düşünen ve ona bunları sağlamak için bir yol haritası çizen Yüce Allah'ın buyruklarını

Her şeyin üzerinde tutması gereken, fakat tutamayan biz Müslümanların geldiği durum içler acısı.

Yeryüzünde ilahlık taslayanların, insana emanet edilen tabiatı bozguna uğratanların, insanı yeniden dizayn etme, şeytanın buyruğuna ve kendi nefsine köle yapma yarışına itenlerin buyruklarına uyma yolunda halen mesafe kaydediyoruz ya eyvah bize!

Onların ekini ve nesli bozma hedeflerini görmezden geliyoruz ya

Tıpkı Hz. Musa döneminde göğe kılıç çeken Firavun misali Allah'la olan savaşlarını yok sayıyoruz ya

Bize dayattıkları tüm düzenleri, sistemleri, yasaları bir lütufmuş gibi sahipleniyoruz ya

Eyvah bize!

Gözlerimizin önünde aileler dağılıyor, zina ve sapkınlık çoğalıyor, evlilik yaşı yükseliyor, kadına yönelik şiddet ve cinayetler artıyor. Ve hala Allah’ın bize sunduğu reçetelere dönüp bakmıyoruz.

Sorunlarımızın asıl müsebbibi, Batı’nın boyunduruğunda olan medyamız, eğitim ve hukuk sistemimize dokunmak yerine;

 Batı’nın ipini tuttuğu kuklaların günübirlik ortaya attığı suni gündemlerle oyalanıp duruyoruz. Böylece acilen çözüm gerektiren meselelerden fersah fersah uzaklaştırılıyoruz.

Üstelik yeryüzünün en şereflisi olarak yarattığı biz müminlerin hayatını dizayn etmeye tek yetkili olan Rabbimiz, İslam düşmanlarının asla bize dost olmayacaklarını, onların hilekar ve tuzak kurucu olduklarını bizlere defalarca zikretmesine rağmen.

Peygamberimizin (sav), insana hasım olan şeytanın aileyi yıkmak için ne kadar çaba sarf ettiğini ifade eden etkileyici bir hadisi var;

 'Büyük şeytan her sabah avarelerini fitne, fesat çıkartmaları ve insanlara günah işletmeleri için yeryüzüne salar. Akşam döndüklerinde hepsinden hesap alır. Şeytanlardan biri karı-koca arasını açtığını söyleyince yerinden kalkar ve onu alnından öper. Başköşeye oturtur. Diğerlerine aynı tepkiyi göstermez'

Halbuki şeytanın diğer avareleri de insanlara çeşit çeşit günahlar işletmiştir. Ama o eşler arasını açan avaresini büyük bir iş yapmış olarak görür.

Bu hadis bize gösteriyor ki insan için aile hayati bir öneme sahip. Şeytan ve dostlarının ilk hedefinde de aile var.

 Eşler arasında sürekli çekişme yaşandığında aile insanın sığınabileceği, huzur bulacağı, rahatlayacağı bir yer olmaktan çıkacaktır.

 Aile, insanı maddi ve manevi tüm kötülüklerden koruyacak, ruhunu doyuracak yer olmaktan çıkacaktır.

Aile, çocuklarla sohbet edildiği, onların sorunlarının masaya yatırıldığı, yönlendirildiği, yol gösterildiği, nasihat edildiği, her sorunun müzakere edildiği, ortak çözümler üretildiği yer olmaktan çıkacaktır.

Aile sevginin, şefkatin, merhametin yeşerdiği, etrafa, topluma, tüm insanlığa yayıldığı yer olmaktan çıkacaktır. Artık huzursuz ailedeki her bir fert şeytanın yönlendirmesine, günaha düşürmesine daha fazla müsait hale gelecektir.

Karı-kocayı birbirine karşı kışkırtma işi için bugün sadece şeytan devrede olmayıp, bizzat onun dostlarının kurduğu düzenler, oluşturduğu yasalar tarafından daha sistemli bir şekilde yürütülmektedir.

Rabbimiz Yüce Kitabında insanoğlunun yaşamına dair hükümlerini bildirse de aile ile alakalı hükümleri kadar hiçbir konuyu detaylandırmamıştır.  

Nikahtan tutun, annelik, babalık, evlatlık, ihtiyarlık gibi aile fertlerinin birbirlerine karşı rol ve sorumluluklarına tafsilatlı bir şekilde Kur’an-ı Kerim’de yer verilmiştir. Nikah bağının nasıl korunacağına dair kadın ve erkeğe rol verirken, sorun yaşayan eşlerin hemen boşanmaya gitmemesi ve aralarında arabuluculuk yapılmasını istemiştir.

Ne zaman aile konusunda Allah’ın buyruklarına dönersek o zaman aile de insanlık da kurtulacaktır. Bunun için cesur ve korkusuz adımların atılması gereklidir.