Dört bir yandan düğmesine basılan cenah, medya vasıtasıyla HÜDA PAR'a saldırdıkça toplum daha fazla HÜDA PAR'ı tanıma fırsatı elde ediyor.
Her gün aralıksız olarak TV kanallarının hemen hepsinde HÜDA PAR konuşuluyor, tartışılıyor, enine boyuna masaya yatırılıyor.
Sayfa sayfa parti programı okunuyor.
Toplum, HÜDA PAR'ın ilkelerini bizzat düşmanlarının ağzından dinledikçe hayran kalıyor.
Karşı cenah aklını peynir ekmekle yemiş olacak ki kendi eliyle kendini rezil rüsvay ediyor.
Onlar ekran karşısında parti programını satır satır okurken HÜDA PAR'ın toplum nezdinde nefretle karşılık bulacağına inanıyorlar. Düşmanları tarafından reklamı bu kadar yapılan bir parti daha Türkiye tarihinde görülmemiştir herhalde.
Onlar konuştukça HÜDA PAR büyüyor, oy oranı ve takipçileri artıyor.
Bana göre bu durum Yüce Allah'ın HÜDA PAR'a bir lütfudur, bir keremidir. Rabbim tüm HÜDA PAR teşkilatını bu lütfa layık eylesin. Zafer yakındır inşallah.
HÜDA PAR, Cumhurbaşkanıyla ittifak görüşmeleri yapana kadar adı dahi anılmayan bir partiydi. Depremin ilk gününden beri halkın yanından hiç ayrılmadı.
Depremzedelerin sorunlarını, sıkıntılarını çözmek için canla başla çalıştı, çalışmaya devam ediyor.
Her bir üyesi elindeki üç beş kuruşu, çocukları ise kumbarada biriktirdikleri paraları depremzedeler için seferber etti.
HÜDA PAR'ın bu çabalarını görmezden gelenler,
Hatta hani dinciler diye fitne kazanları kaynatanlar,
HÜDA PAR başta olmak üzere depremzedelerin yarasını saran tüm İslami STK'ları depremin yaşanmadığı 70 il görmesin diye perdeleyenler…
Deprem bölgesinde canlı yayın yaparken ekran karesine HÜDA PAR'lı gençler yansımasın diye olağanüstü bir çaba sarf edenler şimdi yüzü koyun yere yapıştılar.
HÜDA PAR'a ve İslami STK'lara yönelik teveccühün artmasından korkan bu cenah şimdi eliyle, diliyle, söylemiyle, kalemiyle, medya kanalıyla HÜDA PAR’ın reklamını yapıyor.
Bu tablo aklıma Allah Resulü(SAV)'nün, Ebu Bekir'le hicret ederken kapıda bekleyen müşriklerin arasından, Yasin suresini okuyarak görünmeden geçmeleri geliyor. O gün müşriklerin gözlerindeki görme yetisini alan Allah, bugün de kendi uğrunda ihlasla gayret eden HÜDA PAR'ın düşmanlarının akıllarını başından aldı.
Meral Akşener şimdi de HÜDA PAR’ı kadın meselesi üzerinden vurmaya çalışıyor.
O vurmaya çalışırken inşallah HÜDA PAR’ın kadına bakışı daha iyi kavranmış olacak.
Kadınlar kendileri için kullanılan 'özgürlük ve eşitlik' kavramlarının içinin, kadın düşmanı güruhlar tarafından hangi tuzaklarla doldurulduğunun ve fıtratlarına aykırı bir biçimde kendilerine biçilen sahte rollerin sultasından kurtulacaklardır.
İnşallah HÜDA PAR'la, iki farklı özelikte yaratılan kadın ve erkeği, eşitleme adıyla birbiriyle çatıştıran, ayrıştıran, hasım kılan anlayışların, kanunların sonu gelecek. Kadınlar fıtratıyla buluşacak.
Kadın, fıtratıyla buluşmadıkça emeklerinin ve cinselliğinin sömürülmesinin önüne geçilemez. Kadın fıtratına kavuşmadıkça gerçek hürmeti ve saygınlığı korunamaz.
Kadın annedir. Kadının vücudunun bütün fonksiyonları, organları daha doğuştan itibaren, ileride bir anne olacak şekilde yaratılmıştır. Kadının fıtratında, yani yaradılışında yoğun bir şekilde Allah tarafından verilen şefkat duygusu, onun evladına annelik yapabilmesi içindir. Kadın doğum yaptığında tüm organları kucağındaki çocuğa süt üretmek için seferber olur. Psikolojisi hep çocuğunu koruma, yetiştirme, besleme ve eğitme üzerinedir. Kadın her şeyden önce insandır, sonra annedir. İnsanı eğiten, yetiştiren ve topluma hazırlayandır.
Onun için huzurlu bir toplumun varlığı kadının kendi fıtratındaki bu duyguyu koruması, önemsemesi, çocuğuna en muhtaç olduğu dönemlerde annelik yapmasıyla mümkündür. Bu sebeple kadınlar çalışmak zorunda bırakılmamalı, çalışma hayatına dahil olmaya zorlanmamalı. Kadının çalışması annelikten çok daha üstte bir değermiş gibi bir algı yürütülmemelidir. Yirmi beş yıl evli kalmış olan annelere emeklilik aylığı bağlanmalıdır.
Bununla birlikte çalışmak isteyen, çalışması gereken annelerin çalışma koşulları fıtratına uygun ve annelik fonksiyonunu yerine getirmesine engel olmayacak şekilde düzenlenmelidir.
HÜDA PAR Parti Programında der ki;
"Huzur ve barış ortamının sağlanması, manevi ve ahlaki değerlerle donatılmış bireylerin yetişmesiyle mümkündür. İnsanın ilk öğretmeni ailesidir, toplumu yetiştiren kadındır. Kadının hak ettiği yerde olması ve en asli vazifesini yerine getirebilmesi, Sosyal Politikalarımızın esasları arasındadır.
Kadının cinsel ve ekonomik istismarının önlenmesi, ona yönelik her türlü şiddetle mücadele edilmesi ve hak ettiği hürmeti görmesi öncelikli Politikalarımızdandır".
Vesselam.