Zalim bir diktatörlüğün yıkılışı ve despot muktedirin İslam beldelerinden kaçması elbette ki bizi çok sevindirdi. Mazlumların kurtuluşu, mağdurların mutluluğu Müslümanı sevindirmez mi? Onlarca yıl Esed zaliminin işkencehanelerinde acılar içinde yaşam mücadelesi veren binlerce mustazafın özgürlüğüne erişmesi ehl-i vicdan ve ehl-i insaf olan her insanı sevindirmiştir.

  Haksız ve hukuksuz bir şekilde derdest edilen insanlar sadece Esed zindanlarında değil birçok körfez ülkesinde ve birçok ulus ülkelerinde halen zulüm ve işkence altında inlemekte. Orta doğunun Sednaya’ları gizli iken vahşi batının Sednaya’ları dünyanın gözleri önünde zulmetmekte. Batının ve büyük şeytan Amerika’nın işkence üssü Guamtanamo, kan üssü Ebu Gurayb ve daha bilinmeyen yüzlerce işkencehanesi dururken…

  Kendi halkına yıllarca zulmeden, daha dün fosfor bombalarıyla binlerce mazluma kan kusturan gaddar ve de barbar Baas rejiminin katil lideri tek bir direnç göstermeden elini kolunu sallayarak kaçtı. On iki yıldır en vahşi tedbirlere başvuran Esed, kaçtı mı yoksa Suriye’yi teslim mi etti? Teslim ettiyse kime etti? Daha o kaçış yolundayken işgal rejimi soykırımcı Siyonistler Suriye üzerine çöreklenmeye başladı. Sadece bu nokta bile ehl-i akıl olanı endişelendirmeye yeter.

  Zalimlerin yıkılışı, tekbir ve tahmidlerle mazlumun gönlüne ve ülkenin göklerine huzur ve sürûr yüklerken elbette ki sevineceğiz ve şükür secdelerinde sevinç gözyaşları dökeceğiz. Daha şükür secdemizi bitirmemişken Siyonist yaratıklar eğer Golan tepelerini, ülkenin en yüksek ve en stratejik dağı olan Şeyh Dağı’nı(Hermon) göstere göstere işgal ediyorsa… Siyonist vahşilerin teröristleri Deraa kırsalının 9 kilometre derinliğine kadar işgallerine devam ediyorsa… Güzelim Suriye’nin mühim noktalarına 600’den fazla vahşi saldırıları sürmeye devam ederken… Ne yani? Bu durumda endişelenmemek akıl kârı mıdır? Tabi ki endişeleniyoruz.

  Siyonist vahşiler yüzlerce askeri ve güvenlik depolara, füze üretim tesislerine ve mühimmat fabrikalarına, uçak ve diğer tüm hangarlara durmaksızın saldırırken, değil bir füze veya roket bir twit bile atamayanlar ehl-i akıl olan her insanı endişelendirmeye yetmez mi?

  Şam-ı Şerif’in Camilerinde sevinç ve mutluluk içinde ezanlar okunurken, küresel Siyonistler ve vahşi batı zalim Esed’in kaçışına olumlu yaklaşımlar sergileyerek acaba kimi endişelendirmemiştir?

Gazze’de bir buçuk yıldır canlı yayında işlenen kan dondurucu vahşet ve soykırıma karşı batının batık kurumlarının tümü sessiz ve gayretsiz kalmış hatta Siyonist vahşileri desteklemişken ne oldu da Suriye halkı için hep bir ağızdan destek mesajları atılmakta?

  Gazze’de işlenen binlerce vahşet ve onlarca soykırıma rağmen tek bir hedefine ulaşamayan siyonist vahşiler, en küçük bir mukavemet ile karşılaşmadan Gazze'nin en az 20 katı toprağı işgal etmiş olması bilmem kimi endişelendirmeyecek?

  “Von der Leyen'in İsrail'e verdiği koşulsuz - askeri, ekonomik, diplomatik ve siyasi - desteğin, Gazze'de işlenen savaş suçlarına ve devam eden soykırıma olanak sağladığına inanmak için makul gerekçeler mevcuttur" denilerek UCM'de hakkında soruşturma istenen AB Komisyon Başkanı Von der Leyen bakın Suriye için ne demiş:  

   “Esed yer altı zindanlarından oluşan bir sistem kurmuştu. Rejimin gerçek yüzü buydu. Bu yüzden birçok Suriyeli sevinçli. On yıllardır ilk kez, umut Suriye'ye geri döndü. Suriye'nin yeniden imarına katkı sağlamaya hazır olduğunu..." söylemiş!

 Yok kardeşim. Gazze’de işlenen cürüm ve suçların, soykırım ve vahşetin, cinayet ve katliamların baş müsebbibi, sınırsız destekçisi, hukuksuz savunucusu olanlar eğer bir olaya seviniyorlarsa demek ki daha çok Müslüman kanı akıtılacak, daha çok zulüm olacak ve daha çok feryatlar kopacak ve daha yazılamayan canavarlıklar…

Belki de ben yanlış düşünüyorum demeyeceğim. Belki de sen yanlış düşündürülüyorsun demem daha doğru olacak.

Aynen. Seviniyoruz ve endişeleniyoruz.