Cimrilik aslında psikolojik açıdan ele alınması gereken bir yetersizlik halidir. Cimriliğin yüzeysel, duygusal, sosyopatik ve psikopatik olmak üzere dört evresi vardır denebilir.
Psikopati, uyumsuz kişilik özellikleri, yetersiz duygusal tepkiler, empati eksikliği, zayıf davranış kontrolü, antisosyal...
Cimriliğin en tehlikeli evresi psikopatik cimriliktir. Cimriliğin yanı sıra zalimlik ve despotluk ile para ve kazanç elde etmeye çabalar. Hayatının tek anlamı vardır o da para biriktirme. Bunun için yapmayacağı zulüm veya basitlik yoktur. Hayatının her yönünü ve aşamasını parasal bir denetim altında tutarak kendisini derdest edip tutsaklaştırır.
İnsani tüm erdemler karşısında fazlasıyla sathidir. İnsani ilişkileri yapay, yalın ve genellikle sanaldır. Onun gerçek ilişkisi sadece ve sadece parayla olur. Mal biriktirme hırsı, toplama arzusu ve çoğaltma iştiyakı bitmez tükenmez derecededir. Hiçbir zaman kendisini yeterli ve etkin olarak göremez. Sürekli muhtaçtır, sürekli noksandır.
Ahlaki ve manevi değerlerinin yerini menfaat ve çıkar ele geçirmiştir.
Bilindik sosyal temelli güdülerin karşılanmasında bile onun için tek referans paradır. Parasızlık veya biriktirememe onun için ölümden bile beterdir. “Parası çok olsun da varsın ömrü az olsun.”
Bu tür hatalı bilişleri nedeniyle asosyal ve vurdumduymazdır. Tutumluluk ve tasarruf onun için en kıymetli savunma mekanizmalarıdır.
Evet psikopat cimrinin var olması veya yok olması sadece ve sadece parasaldır. Para onun için her şeydir ve o para için her şeyi yapar.
Şimdi gelelim Emir Yahya SİNVAR’a!
Komutan Yahya Sinvar için, HAMAS yani direniş dahası hürriyet hayatının ta kendisidir. Sinvar için hayatının var olması veya yok olması sadece ve sadece ‘dava’saldır. Hayatının tek merkezi ve tek referansı var, o da direniş. Direniş onun için her şeydir ve o direniş için yapılması gereken her şeyi yapar.
Sinvar bunu siyonist teröristin yüzüne söylemiştir.
İsrail Terör Rejiminin iç İstihbarat eski Başkanı: Yahya Sinvar’ı 180 saat sorguladım. Bu sürede bir kez bile gülümsemedi. Ailesini sorduğumda “Ailem HAMAS’tır.” dedi.
Bana: “Gün gelecek israil’i yok etmek için hapisten çıkacağım.” demişti. Bunu ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptırılmış olarak söylüyor. Hatta müebbeti tam dört defa almış…
Şu nettir: Sinvar, davası uğruna yaptığı ve yapacağı hiçbir fedakârlığı tam ve yeterli görmeyecektir. Direniş için yapılmış tüm fedakârlıklar noksandır. Sürekli daha fazlasını yapacak, isteyecek. Onun israil terör rejimini yok etme emeli, İslam Davası’na hizmet arzusu ve direnişi sürekli büyütme iştiyakı bitmez tükenmez derecededir.
Mücahidlerin ve liderlerinin sosyal temelli güdülerinin karşılanmasında bile onun için tek referans direniş olacak. Onun bu sarsılmaz azmi mücahidlerin tümüne sirayet edecek devasa bir sinerjidir.
Ebu İbrahim hiçbir zaman sathi olmamış, yapay ve yalın sözler sarf etmemiş, basitlikten her zaman hicap etmiştir. Hayatının tamamını bir gerçeklik üzerine sağlam ve mukim bir şekilde ikame etmiştir.
Ölüm için: “Bana ve Komutan Daif’e yönelik suikast tehditleri konusuna gelince; işgalci israil’in bana vereceği en iyi hediye beni öldürmek olduğunu söyleyebilirim. Yatağımda ölmektense F-16 ya da bir füze ile öldürülmeyi tercih ederim.” Davası için öldürülmeyi bir hediye olarak görebilmek…
Hürriyet aşığı bir mütevazı!
“Neden korkacakmışız be adam? Allah’a yemin ederim ki, izzet ve şerefle geçen bir dakikalık hayat, işgal teröristlerinin postalları altındaki bin senelik hayattan daha iyidir.” diyecek kadar hürriyet aşığı.
Son olarak;
“Biz konuşacağımız zaman sözü tetiğe bırakırız.” diyecek kadar aksiyoner...