Düşmanın en gaddar, en acımasız, en vahşi olanını  bize Rabbi Rahman Nass-ı Kur’an ile net bir şekilde bildirmiştir.

“And olsun ki, insanlar arasından iman edenlere en çetin düşman olarak Yahudileri ve müşrikleri bulacaksın...” (Maide 82)

Bunu GAZZE DİRENİŞİ sayesinde bugün çok daha iyi anlamış bulunmaktayız.

   İslam’a, Müslümana, mukaddesatımıza aktif bir şekilde düşmanlık etmekte olanlar ile her türlü münasebet düşmana destek mahiyetinde olacağından boykotsuzluk son derece tehlikelidir, yasaktır hatta ihanettir denebilir. Boykot keyfiyet değil zarurettir.

  Bu derece tehlikeli olan sorumsuzluğun/boykotsuzluğun asli nedeni vahşileri desteklemek değil, dünyevi çıkarlar, nefsi arzular ve bilinçsizliktir. Zamane putları yani...

   Bu putların en büyüğü Para Putu… Taraftarları anımsanmayacak kadar çok olan, hatta dünyanın çoğunun önünde eğilmekten geri duramadığı dev put… Bu putun en sadık kulları elbette ki Yahudilerdir. Para için her şeyi göze alan ve “para her şeydir” diyecek kadar aşırıya

kaçan paratapkınlarına Yahudi denir. Dünyaya, hayata, rahata, paraya, çıkara tüm hücreleriyle bağımlı olan vahşi bağnazlardır. Bunların en büyük tapınakları banka, en çok kabarttıkları putları ekonomidir. Bu putun yaydığı hırs, ihtiras, intikam vb. insanlığı yok edici tüm hastalıklara duçar olmuş ve bu nedenle dışlanmış, istenmez, ret edilen kovulmuşlar olmuşlar. Son derece egoist, sadist, narsist, faşist, vicdansız, hukuksuz, hadsiz ve basiretsiz lanetlenmiş bağilerdir. İnsanlığın başına beladırlar.

   İşte bu lanetlenmişlerin beslendikleri ana kaynak paradır. Paraputunu yıkmanın tek yolu ise boykottur. Boykot putkıran bir balyozdur. Bu balyoz  bilinçli tüketicilerin ve erdemli tacirlerin elinde bulunan sarsılmaz, paslanmaz, buzulmaz bir silahtır. 

   Boykot, bireysel veya refleksif bir hareket olarak gürültü çıkarmak, dikkat çekmek için verilen anlık tepkiler değildir/olmamalıdır.  Aksa Tufanı operasyonu ve özellikle Siyonist işgal çetesinin işlemiş olduğu kan dondurucu cürümlere ve soykırımlara varan vahşeti sonucu boykotun hedefi daha net anlaşılmıştır. Bu acı ve ürkütücü süreç boykotun kolektif, etki gücü belirginleşene kadar bıkmadan ve usanmadan uzun süreli ve çok yönlü devam etmesi gereken erdemli-istikrarlı bir davranış olduğu bilincini oluşturmuştur.

  Boykot kitlesel bir şekilde adım adım yükselen uluslararası  sivil bir güç olmaktadır. Bu güç toplumsal öncüler tarafından sürekli bilinçlendirme, ikaz ve ihya çalışmalarıyla önünde durulamaz bir silaha dönüştürülebilir/dönüştürülmelidir. Bu balyoz tüm putları yere serebilir. Boykot el açmadan, eğilmeden dimdik ayakta durmayı da öğretir. Boykot güç verir, güven verir. Bu boykotun doğal öğretisidir.

   Şuurlu, bilinçli, duyarlı ve vicdanlı her kurum ve kuruluş yılmadan, bıkmadan boykot bilincini oluşturmak amaçlı özenli, düzenli, istikrarlı bir şekilde faaliyetlerini artırmalıdır. Boykot ile ilgili seminerler, konferanslar, araştırmalar ve daha onlarca faaliyet ilgilileri beklemektedir.

  Özellikle küçük esnaf, boykot ürünlerini satmamaktan yana ancak soğutucu, dolap vb. demirbaş desteğinden vazgeçememektedir. Özellikle ülkemizde küçük esnafımıza boykot şartıyla demirbaş desteği sunmak anın vacibi açısından tüm hayır kurum ve kuruluşların önceliği olabilir/olmalıdır. Ülkemin hayırseverleri böyle bir seferberlik başlatabilir. On bir esnafın soğutucu ihtiyacı giderilse sadece bu bile günlük yüzbinlerce boykot ürününün satılmaması demektir ki bu küçümsenmemeli. Bu seferberliğin oluşturacağı sinerji emin olun hayallerin ötesinde olacaktır.

    Boykot ahir zamanın tüm putlarını yerle yeksan etmedikçe asla elden düşürülmemelidir. Boykot bilinci insanlığını yitirmemiş her bireyin, her toplumun, her cemiyetin, her kuruluşun, her derneğin, her vakfın, her tarikatın hayatında bir prensip, bir düstur, bir vazgeçilmez olarak ilelebet var olmalıdır.