Tasavvufta insan terbiyesinde edebin çok önemli bir yeri vardır. Tasavvuf yolunda, bütün makamlarda insanın önüne tek levha çıkar: "Edep Yâ Hû!" İnsan terbiyesinin her kademesinde edep ön planda olup bu hasletle yaşanır. Peki, her kademede kullanılan edep niye bu kadar önemli? Çünkü edep, kişinin kalp, söz ve fiillerinde doğru bir istikamette ve iyilik üzere bulunmasını sağlamanın yanında aklı ve imanı nurlandırıp kemale erdirir; kişiyi hem dünyada hem de ahirette saadete ulaştıran bir köprü görevi görür.
Edep, öncelikle insanı yoktan ve en güzel surette yaratan, onu sınırsız nimetlerle besleyen, insanın en güzel ve rahat bir şekilde yaşayabilmesi için bütün olanakları sağlayan, insanı her daim gözeten ve koruyan, yeryüzü ve gökyüzünü en mükemmel şekilde yaratan Yüce Allah`a karşı olmalıdır. Rabbine karşı edepli ve hayâlı olan, insanlardan da hayâ eder.
Her Müslümanın, hayatımızı ve ahiretimizi aydınlatıp çepeçevre sarıp nurlandıran Kur`an-ı Kerim`e karşı da edepte kusur etmemesi gerekir. Peki, bu edep, Kur`an-ı Kerim`i tozlanmaması için kılıfına koyup dolabımızın en üst köşesine özenle koymakla mı oluyor yoksa öğrenip öğretmek, onun emrettiği şeyleri yapıp, yasakladığı şeylerden kaçınmak ile mi oluyor? Tabi ki Yüce Kitabımıza olan edebimiz, gereken şekli saygıyı göstermekle beraber ikinci maddede belirtildiği gibi onun dediğine uymakla olur.
İnsanda edep tek yönlü olmamalıdır. Edep, kişinin kalbinde, sözünde ve fiillerinde olur. Kalbin edebi en yüksek mertebedir. Kalbin edebi, her yapacağı ve her vereceği şeyleri Allah(c.c) rızası için yapıp vermektir. Bir kimseyi Allah için sevmek veya buğz etmek Kur`anî bir edeptir. Sufiler bu mertebenin ihsan mertebesi olduğunu ve bu edebin çoğu avam tabakasında bulunmadığını belirtirler.
Sözün edebi, boş ve yalan konuşmaktan uzaklaşma ile mümkündür. Çok konuşmaktan ziyade yerli yerinde ve hayırlı sözler söylenmesi edebe uygun olur. Konuşan kişinin sözü ile özü farklılık göstermemelidir.
Fiilin edebi, Kur`an ve Sünnet`e uygun hareket etmekle olur. Kişi oturup kalkmasından tutun yürüyüşüne kadar dikkat etmelidir. Kısacası kişi güzel ahlak sahibi olmalıdır. Edep, erkek ve bayan farkı olmaksızın herkeste olmalıdır. Ama şu da bir gerçektir ki, edep ve hayâ, şefkat ve merhametin birer timsali olan hanımlarda daha da güzeldir. Nitekim bir hadis-i şerifte şöyle buyrulur: “Hayâ güzeldir, fakat kadında daha güzeldir.”(Deylemi)
Hayat dediğimiz şey edepten ibarettir. İlim edeple öğrenilirse fayda verir. Zikir, edeple Allah`a yaklaştırır. Namus, edeple muhafaza edilir. Tövbe, edeple kabul edilir. Manevi güzellik, edeple kemale erişir. Nefsini ıslah edenler ve iffet, hayâ sahibi kimseler Allah`a yakınlaşır ve O`na dost olurlar. Bütün gençler bu konuda edep ve hayâ timsali olan Hz. Osman ve Hz. Meryem`i kendilerine örnek almalı ve rehber edinmelidirler. Gençler şeytanın en fazla vesvese verdiği gençlik zamanlarını, iffet ve hayâ dairesinde geçirmeye gayret göstermelidirler.
Saadet-i Dareyn mutluluğu isteyen kişi; kalp, söz ve fiillerinde edep ve hayâ dairesi içinde yaşamalıdır, sözü-özü ve içi-dışı bir olmalıdır, tesettüre riayet etmeli, iyi arkadaşlıklar kurmalı, herkesle iyi geçinmeli, sert sözlerden kaçınarak hiçbir insanı kırmamaya çalışmalıdır.
Edebe riayet eden kullardan olmak dileğiyle…