“Ben nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefis Rabbimin merhameti olmadıkça kötülüğü emreder şüphesiz Rabbim çok bağışlayan, çok esirgeyendir.”(Yusuf Suresi,53)

Ayete dönüp baktığımızda nefsi kontrol altına almanın tek başına zor olduğu görülmektedir. Nefis ile mücadelede bizim irademiz dışında Allah`ın yardımının gerekli olduğu görülmektedir. Rabbimizin yardım ve merhameti olmadan nefsi kontrol altına almanın mümkün olmadığı açıkça ortadadır.

Dünya kulluk görevini yerine getirmek için bir imtihan yeridir. İnsanoğlu bu imtihan dünyasında kendisine engel olarak ‘nefs` ve ‘şeytan` ile karşılaşmıştır. Nefis ve şeytan kişiye Allah`ın yapılmasını emrettiği davranışlardan uzak kalmayı veya yapmamayı telkin eder.  İnsanı günaha, tuzaklara ve kötülüğe sürüklemişlerdir. İnsanoğlu hayatının sonuna kadar onlara karşı mücadele etmiş, ancak bazıları bu mücadeleyi kazanırken bazıları ise kaybetmiştir. Şeytan bu mücadeleyi kazanmak için elinden gelen her yol ve çalışmayı nasıl deniyorsa, kişi de bu mücadelede pes etmeden dimdik durup onu yaratan Rabbinden yardım dilemeli ve O`nun ipine sımsıkı sarılarak karşılık vermelidir.  

İnsan, tuzağa düşüren şeytan ve nefis karşısında çok dikkatli olmalıdır. Fıtrat itibariyle, insanoğlunun nefsine düşkün olduğu düşünüldüğünde elbette ki kendisini kontrol etmesi zannedildiği gibi kolay değildir. Kişi bundan dolayı nefis tezkiyesi yapmalıdır. Nefisleri yok etmek veya yok saymak değil, tezkiye etmek kalbin tekrardan dirilmesini ve canlanmasına olanak verir. Bu tezkiye yoluyla nefis yok olmaz, kişi onu kontrole alır. Bu hususta İmam Gazali, insanı bir süvariye benzeterek şöyle der:

“Nefs, ruhun bineğidir. Eğer insan, nefsin dizginlerini salıverir ve onun gittiği istikamete kendini bırakırsa helak olması mukadderdir. Şayet onu öldürmeye çalışırsa, bu sefer de hakikat yolunda bineksiz kalır. O halde nefsinin dizginlerini elinde tutarak bineğinden istifade et!”

Tam anlamıyla Allah`a kulluk yapmak nefis tezkiyesi yanında nefsi tam anlamıyla anlamayı ve kavramayı gerektirir. Allah`ı tanımak, insanın kendi kendisini tanıması ve yaptıklarının bir karşılığının olacağını bilmesiyle olur. Çünkü nefsini bilen, Rabbini bilir.

Nefis karşısında doğruyu savunan bir mekanizmayı da Rabbimiz her insanda var etmiştir. Yüce Allah; kötülüğe, harama, tuzağa düşüren nefis ve şeytanın karşısında insana doğruyu ilham eden ‘vicdan`ı yaratmıştır. Vicdan, nefis ve şeytanın söylemlerinin tam zıttı olarak ortaya çıkmış, insanı iyilik yapmaya, haramlardan uzak durup Allah`ın yapın dediği davranışları yapmasını telkin eder. İşte kişi vicdanının sesine uyarak bu mücadelede şeytanı ve nefsi kolaylıkla yenecektir.

Sonuç olarak; nefsi kontrol altında tutmanın en etkili yolu her zaman Allah`ı görüyormuş gibi hareket etmek, kazanılan her şeyin veya başarının Allah`ın yardımıyla olduğunu bilmek ve böbürlenmemekle beraber doğruyu ilham eden ‘vicdan`ın sesine kulak vermektir.

Peygamber Efendimizin de büyük cihad olarak ifade ettiği bu savaşı kazanıp zafer elde etmek dileğiyle…