Kardeşlerim! Yeryüzüne dönüp bir bakalım ve tefekkür edelim. Kış mevsiminin gelişiyle yeryüzündeki her şeyin ölmesi ve hemen ardından baharın gelişiyle yeryüzünün yeşile boyanıp dirilmesi, her gecenin ardından onu takiben her yerin aydınlanıp gündüz olması, uykunun ardından bir uyanışın olması, öldükten sonra tekrar dirilişin aklen mümkün olduğunu bizlere göstermektedir.
Evet, bunların hepsini düşündüğümüzde Rabbimiz, öldükten sonra bir yaşamın olduğunu ve tekrardan dirileceğimizi bizlere somut olarak yeryüzünde örnekler vererek göstermektedir. Yüce Allah inkâr edenlere karşı bunun aklen mümkün olduğunu ve bu ahiret akidesinin sağlam bir zemine oturması açısından Yüce kitabımızda bize bunu sürekli vurgulamaktadır.
Ahiret, gaybî bir mesele olduğundan insanoğlu geçmişten bu yana bu akideyi anlamakta zorluk çekmiştir. Ahireti ve sonradan dirilmeyi aklın bir sınırı ve kapasitesi olarak görmenin yanında görülmeyen her şeyi inkâr eden insanlar da ortaya çıkmış ve haşri yalanlamışlardır. Hatta hezeyanı daha da ileriye götürerek inkâr edenler de olmuştur. Akılları gözlerinde olanlar, ‘toprağa karışan, çürüyen bir beden tekrardan nasıl bir vücut haline gelip dirilecek?` Demek suretiyle kavrayıştan nasıl da yoksun olduklarını ortaya koymuşlardır. Oysa ki bir kendilerine bakıverselerdi, büyük gerçeği çok kolay kavrayabilirlerdi:
"Kendi yaratılışını unutarak bize karşı misal getirmeye kalkışıyor ve: Şu çürümüş kemikleri kim diriltecek? Diyor. De ki: Onları ilk defa yaratmış olan diriltecek. Çünkü O, her türlü yaratmayı gayet iyi bilir" (Yâsîn 36/78-79)
Gökleri ve yeryüzünü yaratıp donatan, gökleri gezegenlerle süsleyip sütunsuz havada tutan, yeryüzünde her şeyi bizlerin hizmetine verip dağları dayanıksız sabit tutan Rabbimiz için ilk yaratılışın ardından yeniden diriliş zor olabilir mi? Haşa ve kella… İnsanoğlunu, kimseden yardım almadan, kopya çekmeden ilk olarak yaratan Rabbimiz onu ikinci yaratılışta tekrar yaratıp diriltmeye kadirdir.
Vacib`ul vücud olan Rabbimizden başka yaratılan her şey var olma süreleri dolunca yok olacaktır. Dünyadaki her şey yerle bir olacak, düzen bozulacak ve kâinatın da yaşama süresi sona erecektir. Yok olmayı sadece insanlarla sınırlandırmak yanlış olacaktır. Çünkü kâinat ve kâinattaki her şeyin sınırlı olarak var olduklarını, onların da bir yaşama süresine tabi tutulduklarını bilelim. Bunu bilmekle beraber yepyeni bir alemde tekrar dirileceğimize de aynen ilk yaratılışımız gibi inanmalı ve ona göre hazırlıklı olmalıyız.
Kıyametin kopması ve tekrar diriliş mükellef olan biz insanlar için sonsuz ve güzel bir hayatın başlangıcı olabileceği gibi korkunç ve çileli bir sürecin başlaması da olabilir. Müminler ölümle her şeyin bitmediğini bilir ona göre yaşar ve hareket ederler. Böylece sâlih ameller işlemekten hiçbir zaman ayrılmaz ve bu doğrultuda hayatlarını ikame ederler. Buna göre irtihal edilecek ahir yurdun yani o dirilişin müminler için beklenen güzelliklerle dolu olacağı muhakkaktır.
İşte öldükten sonra dirilmeye inanmak bu kadar önemli: İnanıp ona göre çalışarak Cennet ehli olmak veya Allah korusun inanmayıp hazırlık yapmadığından dolayı da tamamen hüsrana uğramak.
Allah`u Teâla, inanıp ona göre amel eden Cennet ehlinden eylesin bizi inşaAllah.
Selam ve dua ile…