İmam Gazali, güzel ve kötü ahlâkı kalbe benzeterek şöyle açıklama getirmiştir:
“Kalp, parlak bir ayna gibidir. Fena ahlâk ise aynanın parlaklığını gideren leke ve is gibidir. Kötü ahlâk kalbi karartır. Kalp bu zulmet sebebiyle Allah Teâlâ`nın gösterdiği yolu göremez. Önüne perdeler, engeller çıkar. Güzel ahlâk ise kalbe ulaşan nur gibidir; bu nur kalbi günah lekelerinden ve karartılarından temizler.”
Ahlaktan söz ederken, Peygamberimiz (s.a.v)`in, Kur`an-ı Kerim`de övülmüş güzel ahlakından söz etmeden geçemeyiz. O, ahlakını Kur`an-ı Kerim`den almış, bütün iyilik ve güzellikleri kendisinde toplamıştı. Hz. Âişe validemiz, Peygamberimiz (s.a.v)`in ahlakının nasıl olduğu sorulduğunda: “Onun ahlakı Kur`an idi.” Demiştir. Hz. Peygamber (s.a.v), gönderiliş amacını da “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” şeklinde açıklamaktadır.
Peygamberimiz sadece bu sözleri söylemekle kalmamış, güzel ahlakı bizzat yasayarak insanlara örnek olmuştur. Peygamberimiz `in güzel ahlakından az da olsa söz etmek istiyoruz:
Peygamber Efendimiz güler yüzlü, merhametli, cesur, adaletli, mütevazı ve çok alçak gönüllüydü. Sert ve kırıcı değildi. Kendini ilgilendirmeyen şeylerle meşgul olmaz ve hiç kimsenin gizli kusurlarını araştırmazdı. İffet ve hayâ sahibiydi, zengin-fakir, efendi-köle ayrımı yapmazdı. Her bakımdan kendisine güvenilirdi. Verdiği sözü mutlaka zamanında yerine getirirdi. Bu yüzden O`na henüz peygamberlik verilmeden önce "Muhammed`ül-Emin" denilmişti. Nitekim Peygamberliğini haber verdiği zaman, iman etmeyenler bile O`na "yalancı" diyememiştir.
En yakın akrabalarını safa tepesinde toplayıp onları İslâm`a davet için, "Size şu dağın arkasında düşman atlılarının bulunduğunu söylesem, bana inanır mısınız?" dediği zaman: "Hepimiz inanırız. Çünkü sen yalan söylemezsin" diye cevap vermişlerdi.
Herkesin de dürüst olmasını isterdi. Bunun için güzel ahlak, Müslümanların aynasıdır. Hz. Peygamber (s.a.v.): “İman bakımından müminlerin en olgunu, ailesine karşı şefkat, merhamet gösteren ve ahlakı güzel olandır” buyurmuşlardır.
Vaktini boşa geçirmez, her vaktini faydalı bir işle değerlendirirdi. "İnsanların çoğu, iki nimetin kıymetini takdirde aldanmışlardır: "Sıhhat ve boş vakit", buyurmuştur.
İman, ibadet esasları ile ahlakı birbirinden ayırmak mümkün değildir. Bu kavramlar birbirleriyle içleşmiş durumdadırlar. İmanın olgun ve kâmil olması ahlakın güzelliği ile ilgilidir.
Hz Âişe (r.a)`ın rivayetinde Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyuruyor:
“İman yönünden müminlerin en olgunu ahlakı en güzel olanlarıdır. En hayırlınız da kadınları için en hayırlı olanınızdır.”
Bizlerin ilk olarak güzel ahlaka sahip olmamız için öncelikle iyi ve kötü ahlakı öğrenmeli, neyin güzel ahlaka neyin kötü ahlaka girdiğini kavramamız gerekir.
Rabbim, bizleri güzel ahlaka bürünen kullarından eyle!