Kadının, giyiminde önemli olan, tesettürü sağlamasıdır. Elzem olan, kişinin yabancı bakışlardan kendini korumasıdır. Bunun da asıl gayesi, Yüce Allah'ın rızasını kazanmak olmalıdır. Örtünmek de aynen namaz gibi farzdır. Allah Teâlâ namaz, zekât ve oruç gibi ibadetlerin nasıl ve ne şekilde yapılacağını bildirdiği gibi, örtünmenin de şeklini ve sınırlarını belirlemiştir. İslam`da tesettürün dinen makbul olabilmesi için bazı şartlar vardır, bunları kısaca belirtmek gerekirse:
- Elbisenin vücudu gösterecek tarzda ince olmaması yani cildin rengini gösterecek tarzda olmaması gerekir.
- Vücudun hatlarını gösterecek şekilde dar olmaması, olabildiğince geniş elbiseler tercih edilmelidir.
- Bir dış kıyafetin dikkat çekecek kadar süslü ve renkli olmaması gerekir.
Peygamberimiz (s.a.v) bir hadis-i şerifte şöyle buyurmaktadır:
Hz. Âişe'nin rivayetine göre, kız kardeşi Hz. Esma bir gün Peygamberimizin huzuruna gitti. Üzerinde altını gösterecek şekilde ince bir elbise bulunuyordu. Rasûlullah (s.a.v) onu görünce yüzünü çevirdi ve şöyle buyurdu:
"Ya Esma, bir kadın buluğ çağına erince —yüzünü ve ellerini göstererek— bunlardan başka bir tarafının görünmesi sahih olmaz." (Ebu Davud, Libas 31)
Kadınlar, gerekli örtüyü sağlamak zorunda oldukları gibi, erkeklerin dikkatini çekecek konuşmalardan ve yürüyüş tarzından da sakınmaları gerekir. Yüce Allah (c.c) bir ayetinde mealen şöyle buyurmaktadır:
"Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, ziynetlerini teşhir etmesinler. Başörtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler… Gizlemekte oldukları ziynetleri anlaşılsın diye, ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler! Hep birden Allah'a tövbe ediniz ki, kurtuluşa eresiniz." (Nur, 24/31)
Burada hem örtünün nasıl olması gerektiğine hem de nasıl yürünmesi gerektiğine de vurgu vardır. Mümine ve muhacire kadınlar o kadar hassas idiler ki bu ayeti duyar duymaz eteklerini kesip başörtüsü yapmışlardı.
Kadınların yüzleriyle ellerinden başka, bütün bedenleri avrettir. Yüzleriyle elleri ise bir fitne korkusu bulunmadıkça avret değildir. Ayrıca kadınlar dışarı çıktıklarında evde giyinilen elbiseden ziyade üzerlerine bir cilbab giymeleri gerekmektedir.
Ayette şöyle buyurulur: “Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına dış elbiselerinden üstlerine giymelerini söyle. Bu onların tanınıp, kendilerine sarkıntılık edilmemesi için daha uygundur. Allah çok bağışlayıcı ve çok esirgeyicidir” (el-Ahzab, 33/59) .
Tesettür, kadının koruyucu siperidir. Kadın, tesettürüyle ırzını, namus ve iffetini korumuş olur. Arınmanın ve güvende olmanın teminatı tesettürdür.
Örtünmenin ahiret hayatında da söz konusu olacağı belirtilmektedir: “Onlar tahtlar üzerinde kurularak orada altın bileziklerle bezeneceklerdir, ince ve kalın saf ipekten yeşil elbiseler giyeceklerdir, Ne güzel sevap ve ne güzel dayanak!” (el-Kehf, 18/31). “Şüphesiz Allah iman edip, güzel iş yapanları altından Irmaklar akan cennetlere sokacak. Orada bunlar altından bileziklerle, incilerle bezenecekler. Orada giysileri de ipektir” (el-Hacc, 22/23).
Rabbimiz bu dünyada tesettüre bürünenlerden, öbür dünyada da inciler ve ipeklerle bezenenlerden eylesin! Amin!