“Ramazan ayı ki onda Kur`an-ı Kerim, yol gösterici ve doğruyu yanlıştan ayırıcı belgeler olarak indirildi. Sizden biriniz Ramazan ayına sağ olarak hazır bulunursa, hemen o ayda oruç tutsun. Amma o aya hazır olan kimse hasta olur veya seferde bulunursa tutamadığı günlerin sayısınca diğer günlerde tutsun.” (BAKARA SURESİ – 185. AYET)
Ramazan orucu, Bakara suresinin 183-184. Ayetleriyle bizlere açıklanmış olup şaban ayında farz kılınmıştır. Orucun Arapça karşılığı "savm" veya "sıyam"dır. ‘Savm` lügat olarak; yiyip-içmekten kaçınmak, her şeyden el, etek çekmektir. İslami ıstılahta oruç, "İkinci fecirden (fecr-i sadık'tan)" itibaren, güneşin grubuna kadar yemekten, içmekten ve orucu bozan diğer şeylerden, Allah`u Teâlâ (c.c)'ya kulluk niyetiyle nefsi alıkoymaya verilen isimdir.
Allah katında en makbul olan ibadetlerden biridir oruç. Bu ay, mağfiretin istendiği ve sevabın bol arzulandığı bir aydır. Oruç, kulu Allah`a yakınlaştırır. Böylece kişi oruç tutarak hem Allah`ın rızasını kazanır hem de nefsini terbiye ederek söz, fiil ve davranışlarına çeki düzen verir. Oruç ibadetinde gösteriş yoktur. Kişi gizli bir niyetle orucunu tutarak riyadan uzak durur. Çünkü riya insanoğluna karşı yapılan bir harekettir. Oruç ise kalple ilgili bir ibadettir.
Ramazan ayı ile insanlar toplu bir şekilde ibadet ederek cemaatin sevabına ortak olurlar. Görmekteyiz ki, oruç ayı bizler için bereketli ve maneviyatların dorukta yaşandığı bir aydır. Bu ayda nazil olan Kur`an-ı Kerim ile de bu maneviyat taçlandırılmıştır.
Oruç kişinin terbiye okuludur. İnsanoğlu bu okulda sabır, nefisle mücadele gibi en önemli ahlaki sermayeyi kazanır. Bu ibadet bizleri nefsin arzularına karşı koruyan bir kalkan görevi görür. Peygamberimiz (s.a.v) bir hadislerinde şöyle buyuruyor: “Oruç, maddi ve manevi kötülüklere karşı tutulan bir kalkan, günahlara ve şeytanlara karşı sağlam bir kaledir. Oruç sabrın yarısıdır. Allah rızası için bir gün oruç tutanı, Allah cehennemden yetmiş sene uzaklaştırır. Ramazanı imanlı bir gönülle ve sevabına bağlanarak tutan kimsenin geçmiş günahları affolunur. Oruçlunun sükûtu tesbih, uykusu ibadet, duaları makbul, amellerinin sevabı katmerlidir. Allah katında oruçlunun nefesleri misk kokusundan daha güzeldir. Allah, oruçlular için cennetten başkasına razı olmaz. Oruç ve Kur`an, sahiplerine kıyamet gününde şefaat edeceklerdir.”
Mümin oruç tutarak büyük cihad denilen nefsi ile mücadele etmektedir. Özellikle Ramazan ayında nefisle mücadele etmek daha zordur. Çünkü oruç tutan açlık, susuzluk birçok şeyden uzak kalma gibi durumlarla mücadele eder. Dolayısıyla Ramazan orucu, riyası zor terbiye ve ıslah eden bir ibadettir.
Her ibadetin sevabının Rabbimiz nezdinde nasıl katlanacağı ifade ediliyorken, oruçla ilgili bütün bu sınırlamalar ortadan kaldırılmış olarak oruçlunun, ‘onun sevabını ben vereceğim` şeklindeki Rabbimiz buyruğuyla müjdelenmesi, saimler için apayrı bir sevinç kaynağıdır. Oruç tutan kimsenin sevabı kendine ait olup YüceAllah tarafından hesapsız verilecektir. O haldeoruç tutarak nefsimizi terbiye edelim, sabrı içselleştirerek ahlakımızı güzelleştirelim, O`nun emrini yerine getirme gayretiyle rızasına nail olmaya çaba gösterelim; oruçlarımızı hakkıyla tutalım.
Burada anne ve babalara da çok fazla görev düşmektedir: Çocukları ibadetlere alıştırmak için gevşeklik göstermeyelim. Onların da bu sevaptan faydalanmaları ve bunu alışkanlık haline getirmeleri için onları sahurlara uyandıralım ve tedricen de olsaonlara oruç tutturalım.
Selam ve dua ileAllah`a emanet olun.