Müminlerin birbirleri üzerinde olan haklarından biri hasta kardeşini ziyarettir. Güzel dinimiz hastaya ve hasta ziyaretine çok önem vermiş ve bunun karşılığında da kişiyi sevap ile ödüllendirmiştir.
İnsan zayıf ve fani olup, hastalanabilir özellikte yaratılmıştır. Hasta olan kişinin maddî ve manevî anlamda tedavi olması, hayatı yaşanılır kılmak için gerekli olan insani bir duygu olduğu gibi, hastanın ziyaret edilmesi de dinî bir görevdir. Peygamberimiz (s.a.v) hastaya ve onların ziyaretine çok önem verirdi. Onlara özel zaman ayırır. Hastalara dua eder ve dua alırdı. Onları teselli edip ümitsizliğe düşmemeleri için sıcak alaka kurar, onlara sevgiyle yaklaşırdı. Çünkü hastaların yalnızlıktan kurtulmaları ve acılarını paylaşabilmeleri bunları gerektiriyordu. Bize burada düşen görev kâinatın efendisi olan Allah Resulünü model ve rehber edinmektir.
Hasta ziyareti hastanedeki hastalar için ilâç kadar etkili olmaktadır. Çünkü hastalar ailelerinden uzak ve bir yalnızlık ve kimsesizlik duygusu içerisindedirler. Bu bağlamda Peygamberimiz “Birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamet ve şefkat etmede müminlerin bir vücut gibi olduklarını görürsün. Vücudun herhangi bir organı rahatsız olursa, diğer azalar da ona uykusuzluk ve ateş ile iştirak ederler.” (Buhari)
İnsanoğlu sağlıklı iken bedeninin kıymetini bilmemekte, hastalandığında her şeyin farkına varıp pişman olmaktadır. Allah`a ve Resulüne iman eden kimse, hastalıklara karşı tevekkül göstermeli ve Allah'a teslim olmalıdır. Çünkü hastalıklar birer imtihandır. Kişi bilmelidir ki, Yüce Allah her hastalığın şifasını yaratmıştır. Burada istenen, sabır gösterip isyana düşmemektir.
Bütün varlıkları birbirine sımsıkı bağlayan sevgi, dostlukları pekiştirir. Hastaya gösterilen sevgi onun mutluluğunu artırır. Bu da hastanın daha hızlı bir şekilde iyileşmesini sağlar. Rabbimizin hastalara kolaylıkları oldukça fazla olup ibadet noktasında ruhsat vermiştir. Meselâ hasta ayakta namaz kılamayacak halde ise, oturarak, yatarak gözleri ile namazını eda edebilir. Allah (c.c) hastaya bu kolaylığı sağlamış ise hastayla ilgilenmenin ne kadar önemli olduğu aşikâr bir gerçektir.
Rasûlullah hiçbir ayırım yapmadan hastayı ziyarete giderdi. Enes b. Malik'ten rivayet edilen hadiste şöyle denilmektedir:
Rasûlullah (s.a.s)'e hizmet eden bir köle vardı. Bir gün bu köle hastalandı. Hz. Peygamber (s.a.s) onu ziyaret için geldi ve başucuna oturdu. Ona: " Müslüman ol" dedi. Köle yanında, olan babasına baktı. Babası: "Ebu'l Kasım'a itaat et" dedi. Köle de Müslüman oldu. Nebi (s.a.s) dışarı çıkarken şöyle buyurdu: "Onu ateşten kurtaran Allah'a hamdolsun" (Buhârî).
Ancak hasta ziyaretine giden kişi, ziyareti kısa tutmalı, hastaya karşı hoşgörülü olmalı ve tatlı bir dille konuşmalı, ona hayır ve güzel temennilerde bulunmalıdır. Kişiyi kurtaracak amellerin sâlih ameller olduğu hatırlatılmalıdır. Hasta her zaman istiğfarda bulunmalı, günahlarından dolayı pişmanlık duymalıdır. Son olarak, kişi ziyareti sonlandırmadan önce hastadan dua talebinde bulunmalıdır. Bilinmelidir ki; Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurmaktadır: “Hastanın duası, meleklerin duası gibidir.” (İbn Mace)