Astana`da varılan antlaşma Rusya`nın desteklediği rejimin saldırılarıyla sona doğru ilerlemekte ve yeni bir çıkmaza giriyor. Astana`da varılan antlaşmaya göre dört bölgeden biri olan İdlib`te Türkiye öncülüğünde hem Rusya hem de İran kontrolü sağlamaya çalışmaktadır.

Türkiye`nin Tahriru`ş Şam ile çatışma olmadan İdlib`e yerleşmesi Rusya`yı rahatsız etmektedir. Rusya`nın bölgede halen mevcudiyetini koruyan Tahriri Şam`ı potansiyel düşman olarak görmesi ve imha edilmesini istemesi, İdlib`i hedef yapmaktadır. Rusya, Astana ile Türkiye`yi El Kaide çizgisindeki örgütlerin üzerine sürme hayali başka bir kaosa kaldı ve rejimi ileri sürerek olaya müdahil olmaya çalışmaktadır. Türkiye Afrin`e saldırıya ısrar ettikçe Rusya İdlib ya da Tahriri`ş Şam`ı ileri sürmektedir.

Rejimin Kuzey Halep sınırında ilerleyişi Ebu Zuhur Askeri Havaalanı çevresinde yoğunlaşmış durumda, rejim güçleri hava desteğiyle stratejik konumda olan havaalanına yaklaşmaktadırlar. Bu arada muhalefetten Türkmenistan savaşçıları vurgulanarak Çin`in dikkat çekilmek istenmekte, bu durum Aralık ayında Suriye`ye Çin tarafından gönderilen Sibirya Kaplanları özel kuvvetleri üzerinden Çin`i savaşa dâhil etmek ile ilgili olabilir.

Türkiy,e Suriye`de Astana`yla üçlü bir ittifak kurmuş gibi olsa da söz konusu PYD ve rejim olduğu sürece bu ortaklık uzun sürmeyeceğe benzemektedir fakat üç ülkenin de küresel güçlerin hedefinde olması birbirine mecbur kılmaktadır. Rusya, Suriye`de Tahriru`ş Şam`ı ileri sürerek muhalefeti bitirmedikçe Türkiye`nin de razı olabileceği patronaj bir devlet kuramayacağını bilmektedir ve bu sebepten dolayı ‘Gerilimi Azaltma Bölgeleri` diye bir bölge tanımayacaktır. Türkiye, İdlib`te kazandığı oyun kuruculuk rolü son bulabilir fakat Afrin ile yeni bir boyut kazandıracaktır. Suriye muhalefetinin söylemleri, TSK`nın sınıra yığınağı ve İdlib`te Afrin sınır boyunca dört gözlem noktası oluşturması operasyonun yakın olduğunu gösteriyor.

Rusya, İdlib`te ki durum kendi aleyhine olması ve muhalefeti sindirememesi halinde Suriye rejimi ve PYD ile birlikte bir konsorsiyum kurmasıyla Türkiye`yi bölgede dışarıda bırakacak bir durum söz konusu olabilir. Rusya`nın Türkiye`nin ısrarlı itirazına rağmen sık sık gündeme getirdiği Soçi`de ki Suriye Ulusal Diyalog Kongresine PYD ‘nin davet edilmek istenmesi, Rusya`nın PYD kartını sürekli ileri süreceğini göstermektedir. ABD himayesinde Menbiç`e saldırıdan vazgeçildiği gibi Rusya himayesinde ki Afrin`e de operasyon yapılması çıkmaza girebilir. İdlib`te oluşacak karışıklık ayrı bir hal alacaktır.

Suriye`deki faktörler Astana üçlüsüyle bitmiyor ABD ve ittifakı PYD boş durmamakta sınır muhafızlığından silahlanmaya, petrol yataklarından düzenli orduya bütün kurumsallaşma hazırlıklarını tamamlamaya çalışmaktadırlar. İdlib`teki karışıklıktan ABD`yi uzak tutmak yanlış bir sonuç doğuracaktır Putin`in Rus hava üssüne saldırıda işaret ettiği güçler çerçevesinde görülmesi güçlü varsayımlardandır. ABD bölgeye sıkışan muhalefeti İdlib`e gömmek istemektedir.

 Menbiç`te çıkan huzursuzluklar akıllara Irak`ı getirmekteyken; körfez savaşından sonra bölgede oluşturulan hassas güç dengesiyle patlamaya hazır bir bomba niteliğinde ki mezhep çatışması ortamı Suriye`de de oluşturulmaya çalışılmaktadır fakat bu sefer mezhep savaşıyla değil etnik yapı ile yapılmaktadır. Yüz yıldır Kürtler üzerinden Arap hâkimiyeti intikam duygusuyla el değiştirilip yıllar sürecek Arap ve Kürt çatışmasıyla Suriye`de iç savaşın devamı sağlanmak isteniyor. PYD içeresinde antikapitalist, marjinal, sosyal demokrat kılıflı özgürlükçü(!) örgütlerle birlikte Kapitalist ABD bölgeyi ateşe vermektedirler.