Gazze Katliamından dolayı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sert söylemleri, Gazze için ayağa kalkan doğu ve batı halkları arasında karşılık buluyor ve buna bir de İspanya’nın katliama itirazları eklenince Filistin Devletli söylemi daha güçlü bir şekilde dile getirilmeye başlandı. Tüm Avrupa halklarının ayakta olması ve israili telin etmeleri Batıyı oldukça tedirgin etmeye başladı. Aynı zamanda Rusya- Ukrayna Savaşının Rusya lehine sona doğru gelmesinin de Batıyı tedirgin ettiği ve önlemler almaları gerektiği refleksi ortaya çıkıyor. Üzerine bir de Suriye’de bir cephe oluşturmaya çalışan İran- Rusya eklenince Batı Türkiye’nin tarafsızlığını(!) önemsiyor. Tarih tekerrürden ibaret 1. Dünya savaşı akıllara gelir hemen.

Türkiye, NATO üyesi devletlerden ambargo görerek uçak ya da silah alamıyor. Silahlanmada devletler aciliyet durumuna geçmişler. Türkiye, NATO’da oldukça yalnız kalmış durumda bunun için üyelikte veto hakkını doğru kullanıyor, ayrıca Türkiye’nin NATO’da olması Batıya karşı stratejik önem arz etmektedir. İsveç’in NATO üyeliğinde Türkiye engel çıkarmaya devam etmelidir. Batı bunun bedelini bir vermesi gerekirken iki verecek duruma geliyor.

Batı, bu tür bir güvenlik tehlikesi söz konusu olduğunda hemen İngiltere’yi devreye sokuyor. İngiltere Savunma Bakanı Türkiye’yi ziyaret etti. Türkiye’de ise ekonomi söz konusu olduğunda ilk ziyaret ettiği yer London City olduğunu hatırlatmakta fayda var. İngiltere Savunma Bakanı ortamı ve söylemi yumuşatmak, İsveç’in NATO üyeliğine hız katmak için gelmiş görünüyor. Batı, Suriye, Irak ve Doğu Akdeniz gibi konularda Türkiye’ye ödün vermesi kaçınılmaz olacaktır. Filistin’i devlet olarak tanıma da gündeme alınabilir.

Batı, Türkiye’nin tarafsızlığını önemsiyor dedik bunu biraz açalım; tarafsızlıktan ziyade ilgisiz ve uluslararası politikada hiçbir müdahalede ve söylemde bulunmayan bir Türkiye istiyorlar. Türkiye kendi tarafını oluşturarak ABD-Rusya-Çin arasında kalmamaya özen gösteriyor. Tabi Filistin işgalinin genişlemesi söz konusu olursa bu durumun devam etmesinde büyük zorluklar yaşayacağı muhakkaktır.

Doğu Akdeniz’de Türkiye, hareket edemez hale getirilmiş olmakla beraber Deniz Kuvvetleri Komutanın vurguladığı kendi MEB alanını kurumak konusunda da ısrarcı ve taviz vermediği de ortaya çıkıyor. ABD savaş gemilerinin israil bahanesiyle Doğu Akdeniz’e yerleştirmesi özellikle Türkiye, Suriye ve Rusya’yı da zor durumda bırakacaktır.

Suriye’de, ABD’nin kendi etki alanlarına kapanması, kazanımlarını korumak için güçlendirmeye çalışması, Rusya ve İran da israil’den dolayı bölgeye yüklenmektedirler. Ayrıca Suriye rejimi öncülüğünde ilerde kendilerine sorun olmaması için Suriye muhalefetine saldırıp alan genişletmek istemektedirler. ABD’nin dolaylı olarak Filistin savaşına katılmasına Suriye hattını güçlendirerek önlem almak istiyorlar.

ABD öncülüğünde Batı’nın Doğu Akdeniz’e yığınak yapması olası Kuzey Kıbrıs’taki gelişmeleri olumsuz etkilemesi de mümkün görünüyor. Rum tarafında garantörlük anlaşmasının ihlalleri söz konusu oluyor ve sessiz bir takip söz konusu. Garantörlük ihlali İngiltere’yi de zor durumda bırakıyor.