Aksa Tufanı ile başlayan Filistin’in yeni direniş hareketi tüm küresel güçlerin dikkatini bölgeye çekmiştir. İşgalci israil’in pervasızca saldırıları ve insanlıktan nasibini almayan yönetimiyle bölgeyi ateşe vermek istemektedirler.
6 gün savaşıyla oluşturulan korku imparatorluğu, Kassam mücahitleri tarafından ateşe verilmiş ve bölgede İşgalci israil’in çok güçlü devlet imajından eser kalmamıştır. Gazze’nin acısına dayanamayan bölge halkının kitlesel gösterilere başlaması, bölge ülkelerini tedirgin edecektir. “Arap Baharı” tecrübesi yaşayan bölge ülkeleri kitlesel gösterilerin evrilmemesi ve kontrolü sağlamak için Filistin’e daha fazla destekte bulunacaklardır.
HAMAS, İşgalci israil’in psikolojik üstünlüğünü yıkmış, zihinlerde yeni bir bakış oluşturmuştur. Bölge ülkeleri, kimisi konjonktürel kimisi insani olarak Filistin’e destek çıkıyorlar. Karar aşamasında olan Mısır, yine konjonktürel olarak Filistin’e doğru sürüklenmek zorunda… ABD baskısına karşı Çin ve Rusya desteği biraz daha artarsa; Mısır, Filistin konusunda belirleyici olabilir.
ABD çekilmek zorunda kaldığı ve bölge ülkeleri tarafından kısmi olarak da kovulduğu Ortadoğu’ya tekrar yerleşmek istiyor. Bunun için Mısır, Lübnan, Suriye’yi kontrol altına almak için ve sindirmek için Doğu Akdeniz’e savaş gemilerini yığmaya çalışmaktadır. Yeniden yerleşmek için eskiyi yıkmak gerekiyor. Bu gemilerin Doğu Akdeniz’de Türkiye’ye de tehdit oluşturduğu muhakkaktır. Bu hamleye cevap olarak Rusya’nın, Mısır veya Suriye’de birer askeri üs kurması sürpriz olmaz.
NATO, ABD, AB ve İngiltere küresel ekonomik krizin içinde Ukrayna’ya yardım ile harap olmaya başlamışken yeni bir sorunlu sahanın silah yardımına destek duyması Batıyı oldukça yıpratacaktır. Buna bir de Tayvan-Çin ve Kosova-Sırbistan savaşı eklenirse dengeler altüst olacaktır.
Çin ve Rusya’nın desteği İşgalci israil’in sindirilmesi için belirleyici olacaktır. İki devlet de Filistin’in devlet olması gerektiğini dile getiriyorlar. HAMAS, çok kutuplu dünya için Çin ve Rusya’ya bir fırsat verdi. Eğer Filistin devleti İşgalci israil ve Batı’ya rağmen kurulursa çok kutuplu dünya fikrinin tezahürü demek olacaktır. Dünyanın tek kutbu(!) ABD’nin, kendi kıtasına çekilme zamanının geldiğini gösterir. İşgalci israil, 1991’den bu yana tek kutuplu dünyada kendisine ABD’nin şartsız desteği fırsatını iyi kullanamamış ve artık İşgalci israil için de bölgenin gerçekleriyle yüzleşme zamanı gelmiştir.
Diğer taraftan olaylar zincirinde herkes kendi pastasının derdinde; İşgalci israil Halep’i bombalarken Esad, İdlib’i bombalıyor…
Türkiye, bu defa İşgalci israil-Filistin olayına daha temkinli yaklaşıyor. Rojava’daki saldırılarıyla ABD’ye yükleniyor. İşgalci israil’in katliamlarına sert bir söylem ya da yaptırım konusunda daha dikkatli olmaya çalışıyor.
Filistin kendi imkanlarıyla biraz daha çatışmaya ve direnmeye devam edecek gibi, Hizbullah’ın saldırıya geçmesi veya özellikle hava savunma sisteminde güçlü olan Yemen Hussilerinin savaşa dahil olması savaş alanını genişleteceği gibi Filistin için de rahat bir nefes olacaktır. Dışarıdan yardım gelmemesi Filistin’den sonra bölge halklarına Doğu Akdeniz’e yığılan Batı tarafından sırasıyla çökeceklerdir. İşgalci israil, ne kadar küstah ve zalim olsa da bölge halklarının öfkesi İşgalci israil’i bitirmeye yetecektir. Allah’tan başka galip yoktur.