Ülke gündemi Elâzığ’daki deprem acısı ve hüznüyle tüm günümüzü meşgul ederken, uzakta (uzak olması duasıyla) Çin’de tüm dünyaya yayılmaya başlayan yeni bir hastalık olan Coronavirüsünden söz edelim.

Çin’in Wuhan şehri, bu virüs ile ismini dünyaya duyurdu ve tüm şehir karantina altına alındı daha önce yine Çin’de ortaya çıkan ve ölü sayısı yüzlerle sınırlı kalan SARS salgını laboratuvarda ortaya çıkarılmış diye tartışmalar yapılmıştı. SARS virüsü kontrol altına alınmış tehdit ortadan kaldırılmıştı fakat bu konuşulan Coronovirüsü şimdiden SARS’ı geride bırakmış durumda toplamda 60 milyon nüfuslu kentler karantinaya alınmış durumda ve her dakika yeni bir yerleşim yerinin karantinaya alındığı haberi geliyor. Pekin’e dolaylı bir karantina söz konusu; başkente ulaşım yapılmamakta haberleri yayılıyor.

Virüsün laboratuvarda hazırlanmış iddiası akıllara iki ihtimali getiriyor.

İlki Çin’in bunu bir silah olarak hazırladığı, küresel güçlerin çekişmesinde biyolojik silahlar elde ederek hem üstünlük sağlamak hem de bunu yaparken kendi nüfusunu nitelikli(!) hale getirmek (yaşlı, hasta ve ayrılıkçı fikirlere mensup kişilerin doğal bir hastalık ile ölümü) istediği fakat kontrolden çıktığı olabilir.

İkincisi ise ticaret savaşlarının sıcak savaşa dönme ihtimalinin zayıflığı veya tüm küresel güçlerde kimyasal silahların varlığı sıcak savaşı çeldirici duruma düşürdüğü için bu tür bir saldırı ile Çin gibi bir ülkeyi istedikleri çizgiye getirmek için yapılmış olabileceğidir. 2010 yılında Haiti’de deprem olduktan sonra Haiti, ABD tarafından sessiz bir şekilde işgal edilmişti ve Haiti aynı zamanda tarihte Britanya’dan ilk bağımsızlık kazanma ününe sahipti.

Netice olarak böyle bir hastalık yayılmış durumda inşallah gerekli önlemler alınır ve önüne geçilir. Küresel şeytani güçlerin niyetlerinin kötü olması ve insanlık düşmanı olarak hareket etmeleri yeni bir durum değildir ve belki ilginçtir, tesadüftür; İspanya Gribi 1920’de ortaya çıkmış ve her yüzyılda tekrarlanan bir durum mu sorusu akıllara geliyor.

Çin’de bu hastalığın çıkmasından dolayı ticaret savaşları tartışmalarına ara verileceği muhakkak fakat işin bir de dünyanın üretim merkezinin Çin olması, hastalığı ve ekonomik çaresizliği gözler önüne seriyor. Çin’in ihracat ve ithalatının sekteye uğraması sadece Çin’de değil tüm dünyada hayatı felç noktasına getirebilir. Petrol zengini Venezüella’nın petrol zenginliğiyle üretimi durdurması ve ambargodan sonra çaresiz bir fakirliğe dönüşmesi (Hollanda Sendromu) buna örnek olarak verilebilir ve bu durumda karaborsa gibi fırsatçı piyasalara alan açılacaktır.

Allah küresel şeytani güçlere fırsat vermesin, mazlum ve Müslümanlara yardım etsin.