Geçen hafta İtalya Palermo`da yapılan Libya konferansında, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay`ın konferansı protesto edip ülkeye dönmesi; Libya için toplanan Akdeniz ülkelerinin Doğu Akdeniz Bölgesi için gizli pazarlıklar yapıldığının gündem olmasını sağladı.
Konferans devam ettiği sırada Türkiye ve Katar`ın dışarıda bırakılarak Libya`nın isteğiyle gizli bir toplantı yapılıp İtalya Başbakanı Conte`un toplantının fotoğrafını paylaşması ve “İtalya Akdeniz`in başrol oyuncularını bir araya getirip Libya için görüşmeleri yeniden başlatıyor” diye not düşmesi Türkiye`nin tepkisine neden olup toplantıyı terk etmesine sebep olmuştu.
Libya, Türkiye için önemli bir devlet özellikle Akdeniz`de; Yunanistan`ın kara sularını kademeli olarak 12 mile çıkarma kararı, Türkiye tarafından savaş sebebi sayılmıştı ve zaman zaman hükümetin Ege`de yapılmak istenenlerle ilgili açıklamaları bundan vazgeçmediğini göstermektedir. 12 adanın acısından alınan dersler ile denizdeki hakların benzer gürültülerle kaybedilememesini gerektiriyor. Yunanistan`ın 12 mil dayatması Libya`nın kara sularını da sınırlandırmakta ve 39.000 km² alanı kaybetmesine sebep olmakta. Libya`daki iç karışıklık Türkiye`nin önündeki engellerden fakat Batı için bir fırsat; Türkiye`nin Libya ile karşılıklı bir MEB anlaşması yapması Ege ve Akdeniz`de ki oyunu bozan bir hamle olurdu. Konferansa davet edilen mevcut hükümet batıya daha yakın durmakta bu da Libya`nın Akdeniz haklarından feragat edebileceği anlamına gelmektedir ve Yunanistan tacizi artarak devam edecektir.
Akdeniz`deki hareketlilik tehlikeli boyutlara doğru gitmekte; ABD`li ExxonMobile ortağı Qatar Petroleum ile birlikte 10 numaralı parselde çalışmalara başladı. Patlamayı bekleyen ve sıkışan bir petrol rezervi söz konusu, Kıbrıs Rum kesimi ve israil tarafından petroller çıkarılmaya devam ediyor fakat bunlara pazar bulunmazsa sıkıntı olacak ve bunun için acele etmek gerekiyor. EASTMED boru hattı için Akdeniz ülkelerinin anlaşması ve bir mutabakata varması gerekmektedir. Aynı zamanda petrolün çıktığını gören Batı, iştahı ile bölgeyi kan gölüne çevirecek kadar eli kanlıdır ki; Suriye savaşı bunun tarifidir.
Gelelim EASTMED boru hattına; israil, Arap dünyasının petrolünü Hayfa`dan sevk ederek kendisini hem enerji koridoru hem de enerji tedarikçisi olarak güvene almak istemektedir. Akabe Körfezinin uluslararası boyut kazanmasından sonra Arap dünyasına kabullendirmek istediği demiryolu bu planın bir parçasıdır. EASTMED Boru hattının düzenleme ve hazır hale getirme işi ise özelde Yunanistan genelde de AB`ye ihale edilmiştir. Rum kesiminin ve Yunanistan`ın AB üyesi olması bu durumu kendi içişleri olarak görmesini sağlamaktadır ve ABD ile beraber Türkiye`yi, Cumhurbaşkanı Erdoğan`ın “bizi Antalya sahilleriyle yetinmeye zorlamaktadırlar” söylemi bunu özetlemektedir.
İçerde milliyetçi söylemlerle ayrılık, dışarda küresel güçlerin dayanışması ile ayrılık; içerde mutabakat sağlanmazsa dışarıda çözülme kolay olur. Özellikle iç politikadaki sorunlar halkın sağduyusuyla çözüme kavuşturulmalıdır.