Son zamanlarda küresel güçlerin güç gösterisi füze sistemlerinin reklamı üzerine devam etmektedir. ABD`nin NATO gölgesinde Baltık Denizine ve özelde Bulgaristan`a askeri sevkiyatına paralel olarak Rusya`nın etrafına füze savunma sistemleri yerleştirmesine Rusya`dan sınırsız menzilde nükleer başlık taşıyabilecek 200 ton ağırlığında dev füzesi tanıtıldı. Çin ise uzaya ‘uzun yürüyüş 7` füzesini fırlattı. 2017 Aralık ayında Çin ilk defa hipersonik planör füze denemesini başarılı bir şekilde sonuçlandırmasına karşılık ABD`de hipersonik silah geliştirdiğini duyurdu.

Çin, silahlanmaya daha çok teknolojik gelişmelerle cevap vermekte; teknolojik ticaretini güçlü ve etkili, askeri olarak ise disiplinli ve temkinli bir şekilde ilerlemeye çalışmaktadır. Yüzyılın projesi olma özelliğini taşıyan ‘Bir Kuşak Bir Yol` için Pekin`den Londra`ya, demiryolu güzergâhında önemli noktalara ve deniz yolu güzergâhından ise Hint Okyanusu, Umman Denizi, Kızıl Denizde önemli stratejik noktalara yerleşmeye çalışmaktadır.

Bakü-Tiflis-Kars demir yolunun hizmete başlaması ve Türkiye`nin demir yolunu Pekin`e kadar entegre etmeye istekli olmasına karşın Çin sessiz kalmamış; Türkiye`nin doğuya bakmasına karşılık Çin Türkiye`de uzun yıllar Avrupa`da yaptığı her şeyi satın alma politikasına başlamıştır. Son zamanlardaki Çin girişimlerini sıralayacak olursak; Ziraat Bankası 2017 Aralık ayında Çinli bankadan 600 milyon dolar kredi, Hong Kong China-Turkey Investment tarafından Time Power Projesi, Bank Of China ile ICBC Türkiye`de şube açmaya çalışması, Huawei`nin Türkcell ile teknolojik altyapı çalışmaları, ZTE Netaş ile ortak proje, son zamanlarda büyük futbol kulüplerle görüşmeler, Deniz yoluna entegre için 2015`te Kumport Limanının Cosco Pacific`e satılması, son olarak Bakü-Kars demiryolunun İstanbul`a oradan da Avrupa`ya bağlanma projesinde önemli bir konum ve geçişe sahip olacak Yavuz Sultan Selim Köprüsü`nden hisse alımının görüşüldüğü ortaya çıktı.

Bunu biraz açalım; Köprüde pay sahipleri Astaldi %20 ve IC İçtaş Yatırım Holding A.Ş.`in ise %80 ortak, İtalyan Şirket olan Astaldi Spa kendi payı olan %20 payı satmak düşüncesinde ve ortaklık prosedürüne göre IC İçtaş`ta ortağın sattığı kadar satmak zorunda ve  %40 satılmış olacak buna talip olacak şirketlerin arasında Çinli şirketler var.  Bunlarla bitmiyor…

Çin`in dev kuruluşları bankacılık, teknoloji, enerji ve madencilikte Türkiye`de büyük yatırımlar yapmaya çalışmaktadırlar. Bor mineralleri Çinlilerin ilgisini çekebilir mi?

Yazılım, bilgi teknolojileri, endüstriyel robotlar, güneş enerjisiyle çalışan cihazlar da üretimini de artırarak büyümeyi gerçekleştirmekte, Çin teknoloji alanında rakip tanımamaktadır.

Türkiye ise İpek Yoluna demir yollarıyla hazırlık yaparken teknolojik altyapıyla ilgili herhangi bir pazar oluşturamamaktadır. Çin`e yatırımları Çinli turistlerle sınırlı kalmaktadır. Dış dünyaya yavaş yavaş açılan Çinlileri sadece turist olarak görmek küresel büyümede Türkiye`yi Maldiv adaları yapmaktan öteye gidemeyecektir. Kapı komşumuz Yunanistan`ın Avrupa üretimine karşı turizm devleti olarak hizmet vermesi ve üretimde bağımlılığı ve ülkesini turizm ile sınırlandırması Avrupa`ya karşı el pençe divan durması olarak sonuçlandı.

Türkiye, Çin ekonomi politikasına iç dinamikleri gözeterek müdahale ile karşılık vermesi, bor madenlerindeki tutuculuğunu genişletmesi, İpek Yolunda söz sahibi ülkeler arasına koyacaktır.