Ticaret sayesinde kardeş olmayı önderimiz rehberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) bize öğretiyor. Ona yüz bin kere salat ve selam olsun. O bize hayat dersi veriyor. Maişetlerimizi, ticari ve gayri ticari olan tüm ilişkilerimizi düzene koyuyor.

O önderin bize gösterdiği yol ile maddi dostluklar pekişirken, manevi dostluklar da pekişiyor. Ticari ilişki içerisinde olduğumuz kişiler ile kardeşlik bağları kurarak cemaat ruhu kazanıyoruz. Bir yandan sosyal düzenimiz sağlanırken bir yandan da ekonomik büyümemiz gerçekleşiyor. Bununla da yetinilmeyip asıl gaye olan Allah rızasına doğru yol alıyoruz. Bu vesile ile dünya ve ahiret saadetine ulaşmış oluyoruz.

İmam Malik, hasta haliyle ders vereceği zaman önce abdest alır, sakalını tarar sonra vakar ve heybetle yatağına oturur ve öyle hadis rivayet etmeye başlardı. Sebebini soranlara: “Resulüllahın hadisine hürmet göstererek onu yüceltmekten hoşlanıyorum. Abdestsiz ve laubali bir vaziyette hadis nakledemem” derdi. Allah bu ahlakı bize de nasip etsin inşaallah.

Ticaret sayesinde kardeş olma yolunu İmam Malik`in terbiyesiyle Peygamberimiz (s.a.v.)`den nakledeceğimiz bir hadisi şerifle açıklamaya çalışalım:

“Birbirinizle hasetleşmeyiniz. Almayacağınız bir malın fiyatını müşteri kızıştırmak için artırmayınız. Birbirinize kin ve nefret beslemeyiniz. Birbirinize darılıp yüz çevirmeyiniz. Birinizin satışı üzerine başka biriniz satış yapmasın. Ey Allah`ın kulları, böylelikle kardeş olunuz. Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Ona zulüm ve haksızlık yapmaz, yardımı kesmez ve onu hakir görmez. –Peygamberimiz üç defa göğsüne işaret ederek buyurdular ki– Takvâ buradadır. Müslüman kardeşini hor ve hakir görmesi, bir kimseye şer olarak yeter. Her Müslümanın kanı, malı ve ırzı, başka Müslümana haramdır.”

 (Müslim, Buhârî, Ebû Dâvûd, Tirmizî, İbni Mâce)

Bizim uygulamalarımız hadisin tayin ettiği yönde işlerse kardeşliğimiz pekişir. Ancak aşağıdaki benzer şekillerde gerçekleşirse o zaman kardeşlik denen bir bağ kalmaz.

Ticaret yapan bir yakınımız veya komşumuz biraz fazla kazandı diye ona haset edebiliyoruz. Hasedin deveyi kazana, adamı mezara koyduğunu unutuyoruz.

Hayvan pazarında bir çift keçi alırken, karşımızdaki satıcı ile 750 TL üzerinde tam anlaşmış iken, oradan birisi aslında bu hayvanlar 850 TL eder deyip satıcının kafasını karıştırıyor ve pazarlığımızın bozulmasına sebep oluyor.

 Bir şekilde beraber ticaret yapan kişiler arasında ister istemez bazı ufak tefek anlaşmazlıklar olabiliyor. Ancak bu ufak anlaşmazlıkların dozajı abartılarak büyük düşmanlıklara dönüştürülüyor. Kardeşlik hukuku tamamen unutuluyor. Hiçbir dünyevi ticaret uhrevi ticaretin yerini tutmaz tutmamalıdır. Yapılan ticaretler kardeşlik hukukunu zedeleyecek cinsten ise kardeşliğe devam ancak kardeşliğe halel getiren bu ticarete son verilmelidir. Madem bu ticaret benimle kardeşimin arasına kin ve adavet koyuyor. Öyleyse böyle bir ticaret olmasın demek en doğru şeydir.

Bazen komşumuz tavuğumuza kışt dedi diye onunla günlerce dargın kalabiliyoruz. Hatta kavga edebiliyor bazen de bu tür kavgalar aileler arası büyük kavgalara dönüşüyor. Ufak bir menfaatimize dokundu diye kardeşimizi yerden yere vurabiliyoruz. Bilinmelidir ki dünya fani ahiret ise bakidir. Her bir ufak menfaat yüzünden dargın kalınırsa kardeşlik denen bir şey kalmaz.

Bir müşteri komşumuza bir şey soruyor. Daha o cevap vermeden “ya o aradığın şey bizde var ve hem daha ucuz” deyiveriyoruz. Ya da iki kişi bir mal üzerinde daha pazarlıklarını tamamlamadan biz araya dalıp o malı ben falan fiyata alırım diyerek kardeşlik hukukuna sığmayacak cinsten davranışlarda bulunabiliyoruz.

Peygamberimizin tayin ettiği yönde hareket ederek kardeş olma temennisi ile Allah`a emanet olun.