Ticareti gözden geçirdiğimizde, Allah`ın insanları birbirleri ile rızıklandırdığını görürüz. Ticaretin büyük ya da küçük olması durumu değiştirmez. Çoğunlukla büyük tüccarların ticari mallarını küçük tüccarlara kazançlarından belli bir yüzdelik oran vermeleri karşılığı sattıklarını görürüz. Buna da “komisyon” denir. Bütün ticari sektörlerde bu durumla karşılaşabiliriz. Bayiliklerde genelde belirli bir komisyon yüzdesi üzerinden yapılır. Emlakçılıkta da durum bundan farklı değildir.

Bayi, toptancının malını müşterilere sunup satmaya karşın belirli bir ücret alır. Bu ücret, sattıkları fiyattan belirli bir yüzdelik oranıdır. Fabrikalarda ve şirketlerde satıcı alıcı arasındaki aracılık, işte böyle meydana gelmektedir. Kumaş ve tatlılarda böyle olduğu gibi, sebze meyve v.b. şeylerde de böyledir. Sebze pazarında tüccar, sebzeyi belirli bir komisyon ile çiftçinin hesabına satıp o komisyonunu çiftçiden alır. Buna da komisyonculuk ya da simsarlık denir. Ancak Peygamberimiz aleyhisselatu vesselam simsar ismini hoş görmeyip tüccar ismini kullanmıştır.

Ahmed, Kays b. Ebi Garzat ül-Kenanî`den şunu rivayet etti: Biz Medine`de yükleri satın alıyorduk. Bize “simsarlar” diyorlardı. Rasulullah (s.a.v.) bize geldiğinde bizi, kendimizi isimlendirdiğimizden daha güzel olan bir isim ile isimlendirdi. Zira şöyle dedi:

 “Ey tüccarlar topluluğu! Muhakkak ki bu alış-verişe boş söz ve yemin dâhil olur. O halde onu sadaka ile arındırın.”

Resul aleyhisselatu vesselam `ın simsarların yaptıkları işi onaylamasından ve onlara “Ey tüccarlar topluluğu” demesinden simsarlığın caiz oluşu ve ticaretten olduğu anlaşılmış olur. Bu, simsarlığın şeriata göre helal olduğuna dair delildir. Dolayısıyla simsarlık şeriatta caiz muamelattandır.

Ancak, alım-satım için kiralanan işin, ister mal ile ister süre ile belirli olması, kârın veya komisyonun veya ücretin belirli olması mutlaka gereklidir. Dolayısıyla bir tüccar bir kişiyi, kendisine filanca ev veya malı alıp satması için kiralarsa, alış-veriş sahih olur. Aynı şekilde onu kendisi için alım-satım yapması maksadı ile gündelik ücret ya da aylık ücretle kiralarsa da sahih olur. Yine o kişiyi, kendisi için alım-satım yapması maksadı ile gündelikçi ya da aylıkçı olarak belirli bir ücretle kiralaması aynı zamanda kendisi için bir malı alması ya da satması maksadı ile her alış-veriş sözleşmesi için belirli bir komisyon karşılığı kiralaması da sahih olur. Çünkü alım-satım için kiralanan iş bellidir ve ücret bellidir.

Resulullah aleyhisselatu vesselam ticari işlerden bir iş olması itibarı ile genel bir şekilde komisyonculuğu onayladı. Bir takım komisyonculuk çeşitlerini ise yasakladı. Onları yasaklamasının sebebi ise onlardaki düzenbazlıktır. Simsarlık hakkında geçen hadisler incelendiğinde ve onların hüküm koyma ile ilgili manaları dikkatle incelendiğinde bu açık olarak anlaşılır.

 “Mal getirenleri yolda karşılamayın. Bir kısmınız bir kısmınızın alış-verişi üzerine alış-veriş yapmasın. Alışverişte artırma yapmayın. Şehirli, bedevi için alış-veriş yapmasın.”

Bu, pazara mal getirmekte olan bedeviye fiyatları bilen şehirlinin gidip malını senin için satayım demesidir. Ya da o beldenin fiyatları hakkında bedeviye yalan söyleyip, onda piyasa fiyatından çok az bir fiyatla malı satın almasıdır. Şehre girmenin çok sıkıntılı olduğunu o bedeviye haber vermesi veya kendilerinde olanın piyasada gitmediğini veya piyasanın durgun olduğunu haber vermeleri böylelikle onları kandırıp ellerinden mallarını değerinin çok altında satın almalarıdır.

Bu manalar bu alış-verişlerde var olunca onlarda alış-veriş yapmak haram kılındı ve simsarlık haram kılındı. O manalar var olmayınca alış-veriş de haram değildir, simsarlık da haram değildir. Nitekim Ömer b. Hattab, şehirlinin bedevi için alış-veriş yapmasının nehyedilmesi hakkında illetin fiyat bilgisizliği olduğunu söyleyerek şöyle demiştir: “Onlara pazarı gösterin, yolu gösterin ve fiyatları onlara haber verin.”

Buna binaen komisyonculuk, delilin ortaya çıkması nedeni ile alış-verişin helal olması gibi helaldir. Hakkında nehyin geçmiş olduğu bazı komisyonculuk türleri meydana geldiğinde, ya da kendisinden dolayı nehyin var olduğu, illetin içinde bulunduğu simsarlık ise haram olur. Simsarlık kendi zatından dolayı haram olmaz, bilakis helal kalır. Simsarın kazancı da helal kazanç kalır.

Selam ve dua ile…