Kredi derecelendirme kurumu Moody's, referandumun ardından Türkiye ekonomisine dair değerlendirmelerde bulundu ve  Türkiye'nin dış finansmanının şoklara karşı kırılgan olduğunu belirtti. Moody's: "Referandumda çıkan yakın sonuç siyasi belirsizliği artırıyor." dedi.

Moody's'e göre ayrıca, "olumsuz siyasi iklim" Türkiye'nin büyümesini düşürebilir. Bunun yanı sıra Moody's OHAL'in uzaltılmasını da değerlendirerek "Türkiye'de OHAL'in sürmesi iş ve tüketici güvenini zedeler." dedi. Buna karşılık uluslarası Kredi Derecelendirme Kuluşu FİTCH, referandumda kabul edilen anayasa değişikliklerinin Türkiye'nin kredi notuna etkileri hakkında "Referandum Türkiye'de ekonomik reform için alan yaratıyor" değerlendirmesinde bulundu.

Anayasa referandumu ülkedeki kredi notu profili açısından olumsuz olan siyasi değişimin bir parçası, ancak kredi notu için olumlu olabilecek ekonomik reformları tekrar gündeme getirebilir.

Yeni cumhurbaşkanlığı ve parlemento seçimlerinin 2019 sonuna kadar yapılması zorunlu değil, bu ekonominin tekrar hükümetin öncelikleri arasına girmesini sağlayabilir.

Ekonomi politikalarında farklı seçeneklere ne ağırlık verileceği ve bunun sürdürülebilir büyümeyi sağlamada ne kadar başarılı olacağı değerlendirmemizin önemli bir parçası olacak.

 Borç/GSYH oranında bozulma veya dış finansmanda kırılganlıkların artması şeklinde yansıyacak kamu ve dış finansmanda olası zayıflama kredi notunun hassasiyetlerinden.

Yapısal eksikleri giderecek ve dış kırılganlıkları azaltacak reformların uygulanması kredi notuna olumlu yansıyacak unsurlardan.

Gelişmekte olan ülkeler arasında yer alan Türkiye'nin, Fed'in varlık alımlarını azaltması ve içerideki seçim atmosferine rağmen bu yıl dünya devlerini geride bırakarak yüzde 3,5 oranında büyüyeceği öngörülüyor.

Uluslararası Para Fonu (IMF) ile Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü'nün (OECD) verilerinden derlenen bilgilere göre Türkiye, küresel ekonomideki Fed kaynaklı değişimin gelişmekte olan ekonomileri olumsuz etkileyeceği beklentilerine karşın ABD, Avustralya, İngiltere, İsveç, Norveç, Japonya, Almanya, Avusturya, Fransa ve İtalya gibi çok sayıda gelişmiş ülkeden fazla büyüyecek.

Analistler, Türkiye ekonomisindeki toparlanma eğiliminin devam ettiğine ve ekonomik aktivitedeki ılımlı eğilimin sürdüğüne dikkati çekerek, TCMB'nin sıkılaştırıcı yöndeki para politikası ve BDDK'nın son dönemde kredi büyümesine ilişkin aldığı tedbirlerin bu yıl büyüme üzerinde sınırlandırıcı etki oluşturacağını öngörüyor.

İngiltere'nin Avrupa Birliği (AB) Bakanı David Lidington da, İngiltere hükümetinin, Avro bölgesindeki durumunun kötü olduğu bir dönemde istikrarlı büyüme sağlayan Türkiye'yi, Avrupa'nın tek yükselen ekonomisi olarak gördüğünü söylemişti.

Türkiye'nin 2013 yılında büyüme hızı birinci çeyrekte yüzde 3, ikinci çeyrekte yüzde 4,5 ve üçüncü çeyrekte yüzde 4,4 oldu.

Türkiye, IMF'nin bu yılki büyüme beklentilerine göre, gelişmekte olan ekonomiler içinde de dikkati çekerken, büyüme oranıyla Arjantin, Brezilya, Bulgaristan, Mısır, Meksika ve Ukrayna'yı geride bırakıyor. Arjantin yüzde 2,7, Brezilya yüzde 2,3, Bulgaristan yüzde 1,6, Mısır yüzde 2,8, Meksika yüzde 3 ve Ukrayna yüzde 1,5 ile 2014 yılında Türkiye'den daha az büyüyecek ülkeler arasında yer alıyor. Buna rağmen, başta Asya ülkelerinden Çin, Hindistan ve Endonezya, Türkiye'den yüksek gelmesi beklenen büyüme rakamlarıyla öne çıkıyor. Çin'in yüzde 7,5, Endonezya'nın yüzde 5,5 ve Hindistan'ın bu yıl yüzde 5,4 büyüyeceği tahmin ediliyor.

2013 yılında ABD ekonomisinin yüzde 1,9 oranında büyüme kaydettiği tahmin edilirken, IMF ocak ayı güncellemesinde bu trendin yükselerek devam etmesini bekliyor. IMF son yayınladığı büyüme raporunda ABD'nin 2014 yılı büyüme oranını 0,2 puan yukarı yönlü revize ederek yüzde 2,8 seviyesine yükseltti. OECD ise bu yıl ABD'nin yüzde 2,9 oranında büyüyeceğini tahmin ediyor.

FİTCH ve IMF`nin açıklamaları zaten Modys derecelendirme kuruluşunu yalanlıyor. Referandumda "EVET" çıkması ekonomiye olumlu yansıyacak ve Türkiye'nin büyümesine katkı sağlayacaktır. Ancak "HAYIR" cephesinde yer alan kuruluşlardan biri de Modys'tir. Açıklamalarının bundan sonra bir etkisi olmayacaktır. "EVET"ten sonra daha güçlü bir siyasi ve ekonomik istikrar sağlanacak ve "HAYIR"cıların hevesi kursağında kalacaktır.