Filistin’de, Gazze’de ve Refah’ta bir zulüm, bir vahşet, bir soykırım işleniyor. Siyonist israil, büyük şeytan Amerika’nın desteği ile barbarlığın en âlâsını mazlum insanlara yaşatıyor. Onlara, karadan ve havadan bomba yağdırıyor. Bombanın atıldığı yerde suçlu veya suçsuz varmış fark etmiyor. Bir kadın, bir çocuk veya yeni doğmuş bir bebek, hiç önemli değil. Siyonist, psikolojik bozulmanın ötesinde bir travma yaşıyor. Tamamen vampirleşmiş durumda ve herkese saldırıyor.

Saldırıların başlamasının üzerinden yedi ay geçti. Bir yandan yağan bombalar, bir yandan açlık, bir yandan da yarasını tedavi edebilecek her türlü imkândan yoksun olmak. Kardeşlerimiz, en ağır imtihandan geçiyorlar. Tahammülü zor bir süreçten geçiyorlar. Bu durumlarda şehâdet en büyük kurtuluştur. Şehit edilenler Rablerinin kendilerine cennetlerde hazırlamış olduğu ikramlara kavuşuyorlar. Onlar için bir kayıp yok. Fakat geride kalanlar için imtihan devam ediyor. Sadece onlar değil, dünyadaki tüm insanlar Filistin ile imtihan ediliyor.

Filistin’de yaşananlar için kalbinde bir burukluk, bir ağrı, bir sızı hissetmeyenler, çoktan imtihanı kaybetmiş durumdalar. İmkânı olup da gücü nispetince harekete geçmeyenler, çoktan imtihanı kaybetmiş durumdalar. Sadece laf üretenler, laftan başka bir eserleri olmayanlar, çoktan imtihanı kaybetmiş durumdalar.

Filistin’deki soykırıma karşı, en ufak vicdana sahip olan, ayağa kalkmalı değil mi? En gür şekilde sesini çıkarması gerekmez mi? En büyük şeytanı ve yavrusunu durduracak bir şeylere imza atması gerekmiyor mu?

Herkesin mutlaka elinden bir şey gelir. Hz. İbrahim’in ateşine su taşıyan karınca misali, herkes bir şeyler yapabilir. Ama kim her ne yapacaksa iş işten geçmeden yapmalıdır. Çünkü yarın geç olabilir. Yarın yapacağımızın faydası olmayabilir.

Elimden hiçbir şey gelmiyor diyenler, tüm benliği ile duaya sarılabilir. Ellerini semaya kaldırıp hüngür hüngür ağlayarak Mevla’ya yakarabilir. Rükû ve secdelerde rahmet kapılarını zorlayabilir. Arş-ı Âlâ’yı titretebilir.

Hac yolculuğunun başladığı şu günlerde kutsal topraklara varanlar, Kâ’be’nin duvarına yapışıp Allah’ın nusretini isteyebilir. Duanın kabul olduğu o mekânlarda, bu vahşet duruncaya kadar tüm duasını Filistin’deki kardeşlerine ayırabilir.

Elbet birinin duası kabul olacak, Mevla’m nusret ve yardımını gönderecek, darlık ve sıkıntıdaki kardeşlerimize yardım edecek. Onlara hayır, rahmet ve bereket kapılarını açacak. Tüm devletlerin ve insanların ellerindeki tüm imkânlarıyla acze düştüğü yerde Mevla’m katından rahmet ve bereketini gönderecektir inşallah.

Tüm devletlerin güçlü ordularıyla acze düştüğü zamanda, Siyonist ve işbirlikçilerini Mevla’m Kahhâr sıfatıyla kahredecek, onlara katından azabını ve belasını gönderecektir inşallah. Fil ordusunun üzerine Ebabil kuşlarını gönderen Mevla’m, Ebabil’lerini göndercek. Lut’un (a.s.) kavminin üzerine balçıktan pişirilmiş kendi katında işaretlenmiş taşları gönderen Rabbim yine o taşları gönderecektir inşallah.

Duam; Mevla’m, Siyonist ve işbirlikçilerini kurdukları tuzaklara düşürsün. Birlik ve dirliklerini bozsun. Onları birbirine düşürsün. Onları hem dünyada hem de öbür dünyada azabın en şiddetlisine uğratsın inşallah. Amin.