“Onlar Rablerine iman eden gençlerdi. Biz de onlara hidayeti artırdık.” (Kehf, 18/13)
Gençliğin iman ve hidayet üzerine olması, ne kadar büyük bir nimet ve ne kadar büyük bir lütuftur. Dalalet ve sapıklık üzere olması ise ne kadar da kötü bir durumdur.
Gençliği iman üzere olan toplum huzurludur ve geleceği parlaktır. Gençliği dalalet ve sapıklık üzere olan toplum ise huzursuz ve geleceği karanlıktır. Çünkü iman üzerine olan bir gençlik, Rabbini tanır ve bilir, ondan korkar ve sakınır. Ondan korkup sakındığı için de kötülüklerden, yanlış işlerden, fahiş ve münkir işlerden korunur. Anne babasına, ailesine ve çevresine karşı sorumluluk ve saygısını bilir. Edebini ve ahlakını muhafaza eder. Rabbinden korktuğu için kendisini bir koruma ve kontrol altında hisseder. Ayrıca birilerinin onu kontrol ve takip etmesine gerek kalmadan doğru çizgide yürür.
İman üzere olmayan bir gençliği, kontrol etmek zordur. Rabbinden korkmadığı ve sakınmadığı için, kimseden korkmaz ve çekinmez. Başına yüz bekçi indirilse de bildiğini okur ve kimseyi dinlemez. Saygı ve edebini, ahlak ve kişiliğini muhafaza etmez. Yanlış, münkir ve fahiş yollara dalar. Geri dönüşü olmayan hatalar işler. Bu da onu bunalımlara sokar. Bazen bu, onu uyuşturucu ve benzeri geçici rahatlık veren şeylere sevk eder. Bazen de içine girdiği bunalım onu intihara sürükler. Gençliğin baharında hayatına son verir. Dünya ve ahiretini heder ettiği gibi, anne-baba ve ailesini de derin bir acı ve hüzün içerisinde bırakır.
İman üzerine olmayan bir gençliğin tutarlı bir hedefi yoktur. Hedefi olmayanın da rotası ve varacağı liman belli olmayan bir gemi gibidir. Gâh bu tarafa gâh o tarafa hareket eder. Bazen de orta yerde bir şaşkınlık içerisinde kalır. İman üzerine olan bir gençliğin ise bir hedefi vardır. Hedefi Rabbinin rızası ve cennetini elde etmektir. O’nun rızasını ve cennetini elde etmek için de iman üzere salih ameller işler, güzel ahlaklı olur ve hayırlı işlerin peşinde koşar. Toplumun ıslahı için çalışır. Hakkın bir temsilcisi ve koruyucusu olmaya gayret eder.
Ne hazindir ki teknolojinin geliştiği, sosyal medya sitelerinin çeşitlendiği, sanal arkadaşlık ve birlikteliğin doruğa çıktığı bir zaman diliminde yaşıyoruz. Gençliğin imanını kendisinden çalacak, etkenler fazlasıyla mevcuttur. Sanal ortamdaki arkadaşlık ve birliktelikler, gençliği toplumdan, aileden, cami ve mescitten tamamen koparmış durumdadır. Onu tamamen asosyal, kendi içinde saklı, gizemli bir yaşama sahip bir kişi haline getirmiştir. Çevresinden tamamen kopuk kendi doğruları peşinde koşan biri yapmıştır.
İmanlı bir gençliğe örnek HAMAS gençliğidir. Hedefi, rotası ve düşmanı bellidir. Hedefinde israil siyonisti ile mücadele etmek, onunla çarpışmak ve şehit olmak vardır. O hedefine odaklanmıştır. Kararlı adımlarla ve bir plan dâhilinde hedefine doğru yürümektedir. Yolun zorluğu, zahmeti ve çekilmezliği, onu hedefinden şaşırtmamakta ve yıldırmamaktadır. Yolun sonunda ya şehid olup Rabbinin cennetine ulaşmak veya zafer vardır. HAMAS gençliği bu konuda örnekliğini ispatladı. Bazen aç, bazen bir hurma ile tuttuğu ve bir hurma ile açtığı nafile orucu ile sıfır mesafeden, ürkmeden, düşmanın zırhlı araçlarına yanaşmakta ve hedefini tam isabetle vurmaktadır.
HAMAS’ı örnek alan imanlı gençlikten, Siyonizm ve emperyalizm korkar ve çekinir. Çünkü böyle bir gençlik, onların Müslümanlar üzerindeki emellerine ulaşmalarına müsaade etmez. Dünyayı onlara dar eder.
Mevla’m bizlere imanlı bir gençlik nasip etsin, âmin.