Allah (c.c.), Haşr sûresinde Benî Nadîr Yahudilerinin akıbetinden kıyamete kadar ibret alınsın diye bahsetmekte ve şöyle buyurmaktadır.
“Ehl-i Kitap’tan kâfir olanları ilk sürgünde yurtlarından çıkaran O’dur. Siz onların çıkacaklarına ihtimal vermemiştiniz. Onlar da kalelerinin kendilerini Allah’a karşı koruyacağını sanmışlardı. Ama Allah’ın azabı hiç beklemedikleri bir yerden geliverdi. Allah yüreklerine korku düşürdü, öyle ki evlerini hem kendi elleriyle hem de müminlerin elleriyle yıkıyorlardı. O halde ibret alın, ey akıl sahipleri!” (Haşr, 59/2)
Medine’de Allah Resûlü’ne (salallâhu aleyhi ve sellem) suikast düzenleme girişiminde bulunan Benî Nadîr Yahudilerini, Allah Resûlü (salallâhu aleyhi ve sellem), Allah’ın emri ile ashâbtan oluşan ordusu ile kuşattı. Kuşatma günler sürdü, fakat Benî Nadîr yahudileri teslim olmuyordu. Benî Nadîr Yahudileri, kalelerinin kendilerini koruyacağını zannediyorlardı. Sahâbe de onların kalelerini bırakıp çıkacaklarına ihtimal vermiyordu. Fakat Allah, onlara hesap etmeyecekleri yerden geldi ve kalplerine korku düşürdü. Hurmalıklarının bir kısmının kesilmesiyle teslim oldular. Evleri Müslümanların eline geçmesin diye yıkıyorlardı. Müslümanlar da geriye kalanları yıkıyordu. Münafıkların lideri Abdullah İbn Ubey İbn Selül’ün iki yüz kişilik kuvvetle destek verme sözünün de onlara bir faydası olmadı.
Benî Nadîr sürgününün üzerinden bin dört yüz küsur yıl geçti. israil siyonisti tüm işbirlikçi, destekçi ve yardakçıları ile Gazze’ye vahşice saldırıyor. Kâfirliğini, zalimliğini, caniliğini, barbarlık ve vahşiliğini tüm dünyanın gözü önünde ortaya koyuyor. Önüne geleni yakıp yıkıyor. Bu halleriyle Gazze’ye karşı savaşan tüm Yahudiler, destekçi ve yardakçıları, kitap ehlinin en alâ kâfirleridir. Kâfirliğin de ötesinde zalim ve siyonisttirler, katliamcı ve soykırımcıdırlar. Bununla beraber bebek katili, kan emici vahşi ve barbardırlar. Onlara karşı savaşan HAMAS mücahitleri ise, Allah’ın (c.c.) ve Peygamber’inin (salallâhu aleyhi ve sellem) askerleridirler, ashâbın yolunda giden günümüz ashâbıdırlar.
Allah (c.c.), Benî Nadîr’e ummadıkları yerden geldiği gibi siyonist israil ve destekçilerine de ummadıkları yerden gelmiştir. Canlarını mücahitlerin elleriyle yaktığı gibi hurmalıkları mesabesindeki ekonomilerine de zarar vermiştir ve verecektir.
Lübnan ve Gazze’ye yakın yerlerdeki hırsız siyonist yerleşimciler bulundukları yerlerden kaçtılar. Siyonist devlet bunları barındırmanın derdine düşmüş, günlük masrafları milyon dolarları geçmektedir. Üç yüz elli bin, eli silah tutan kişinin, asker olarak sınır boyuna gönderilmesiyle, iş yerleri büyük eleman sıkıntısı çekmektedir. Geride kalanlar ise çarşıda, sokakta, işyerlerinde ve evlerinde uzun namlulu silahlarla dolaşıyorlar. Korku iliklerine kadar işlemiştir. Artık onlar için Siyonist devletin her köşesi güvensiz, emniyetsiz ve her an tepelerine füze düşebilecek bir toprak parçasıdır. Kimisi evinde dursa da iliğine kadar sürgünü yaşamaktadır. Yerleşmek için inşa ettikleri evlere bir daha geri dönmeleri zordur. Bu evlere Mücahit Gazze halkının yerleşmesi veya yerleşmesinler diye siyonistlerin bu evleri kendi ellleri ile yıkması yakındır.
Önemli olan tüm Müslümanların, siyoniste, güç, kuvvet ve silah olarak akan finansal gücü kesmesidir. Zor durumda olan ekonomilerinin daha da kötüye gitmesi için tüm malları ve finansal kaynaklarına boykot uygulamasıdır. Bu konuda gevşekliğe mahal vermemek için her oturum, platform, konuşma, sohbet ve sosyal medyanın her grubunda dile getirilmesine devam edilmesidir. Birbirlerine ekonomik düşüş ve çöküntü sebebiyle düşmeleri ve birbirlerinin kanlarını akıtmaları yakındır inşallah.
Allah’ım onları birbirine düşür, birbirleri ile o kadar uğraşsınlar ki Müslümanlarla uğraşacak fırsat bulamasınlar. Allah’ım mücahitlere onlara karşı zafer nasip eyle ve Müslümanları uyandırıp yek vücut eyle. Amin.