Okunan bir ayet veya hadiste işaret edilen durum bizimle ilgili ise hitabı üzerimize alıyor muyuz? Bu ayet veya hadis benden bahsediyor, kendimi düzeltmem gerekir diyor muyuz? Yoksa bu ayet veya hadis falankesten veya şu şahıstan bahsediyor deyip başkasını gösterip kendimizi unutuyor muyuz? Hâlbuki bu ayet veya hadis direk bize okunuyor. Bizim üzerimize almamız ve durumumuzu düzeltmemiz gerekirken hiç oralı olmuyoruz. Hatamızda ısrar ediyor aynı hal üzere hayatımıza devam ediyoruz.

Sahâbenin hayatına baktığımızda durumun böyle olmadığını, onlar kendilerine bir ayet veya hadis okununca bu ayet ve hadisin kendilerine okunduğunu kabul eder ve kendilerini hemen düzeltirlerdi. Bunun birçok örneği vardır. Bu örneklerden biri de Sabit bin Kays’tır. Sabit bin Kays doğası gereği yüksek sesle konuşan bir sahâbe idi.  

 “Ey iman edenler seslerinizi Allah Resulü’nün (s.a.s.) sesinin üzerine yükseltmeyin birbirinize bağırdığınız gibi Peygamber’e (s.a.s.) yüksek sesle bağırmayın. Yoksa farkında olmadan amelleriniz boşa gidiverir” Hucurât süresi ikinci ayeti indiği zaman Sabit bin Kays bu ayeti duyduğu zaman yolda oturup ağlamaya başladı. “Bu ayet kesin benim hakkımda inmiştir. Ben sesi yüksek olan bir adamım. Allah Resulünün yanında yüksek sesle konuşuyorum. Amellerim boşa gitti, cehennemliklerden oldum” dedi ve evine kapandı. “Ben bu halde ölünceye veya Allah Resulü (s.a.s.) beni af edinceye kadar evden çıkmayacağım” dedi.

Sabit bir süre mescidi nebeviye gelmedi. Allah Resulü (s.a.s.) onu görmeyince merak etti ve durumunu sahâbelere sordu. Sahâbelerden bazıları yanına gittiler ve Resûlullah (s.a.s.) seni soruyor? Neyin var? dediler. Sâbit: “Sesini Hz. Peygamber’in (s.a.s.) sesinin üstüne yükselten ve onunla bağırarak konuşan bendim. Bu ayet benim hakkımda indi. Amellerim boşa gitti. Cehennemliklerden biri oldum” karşılığını verdi. Bu sahâbeler Hz. Peygamber’e (s.a.s.) gelip durumu anlattıklarında, Allah Resulü (s.a.s.)onu yanına çağırdı ve: “Övülmüş bir şekilde yaşayıp şehit olarak ölmeye razı olur musun?” diye sorunca, Sâbit: “Resûlullah’ın (s.a.s.) böylesi bir müjdesine elbette ki razı olurum. Bundan sonra sesimi Allah Resulü’nün (s.a.s.) yanında asla yükseltmeyeceğim” dedi ve buna riayet de etti. Bunun üzerine “Allah resulünün yanında sesini kısarak konuşanların Allah kalplerini takva ile sınamıştır (samimi kılarak ateşin altını saflaştırdığı gibi saflaştırmıştır).Onlar için Rablerinden bir mağfiret ve büyük bir ecir vardır” Hucurât süresi üçüncü ayeti indi.

Sahâbe Sabit’i izlediler ve Allah Resulünün onun hakkındaki “o cennetliklerdendir” müjdesinin gerçekleşmesini beklediler. Daha sonraları Sâbit, Yemâme savaşında şehit düştü. Şehit düştüğünde üzerinde sadece bir zırh vardı.

Günümüz şartlarında insanlar hatalarının farkına varıp kendilerini düzeltselerdi toplum ıslah olurdu. Fakat insanların ekseriyeti ayet ve hadis kendisine okunmasına rağmen hatalarında ısrar ediyor ve kendisini düzeltmiyor. Haliyle toplum da ıslah olmuyor.

Sahâbeler bizim için hayrın öncüleridir, her biri birer yıldızdır. Onları takip edip izlerinde yürüdüğümüzde dalalete gitmez ve doğru yoldan sapmayız. Onların ayet ve hadislere teslim olduğu gibi biz de teslim olursak ıslah olur hakka varırız. Onların öncülüğünde Mevla’mızın rızasına varır cennetine erişiriz işaAllah.

Allah’a emanet olun.