Geçen hafta İngilizlerin kendilerine yakınlık durumuna göre Bölgeyi  “Yakın Doğu” “Orta Doğu” ve “Uzakdoğu” şeklinde kategorize ettiğini, Simetrik ve asimetrik güç odaklarını ele almıştık. Devamla;

“YAHUDİ HIRİSTİYANLAR” TEOLOJİSİ VE TANRI KRALLIĞI / İBRANİ CUMHURİYETİ

“İNGİLİZ PÜRİTENLİĞİ” anlaşılmadan ne Orta Doğu ne Amerika ne israil ne de dünya siyasetinin gidişatı ve taktikleri gereği gibi anlaşılabilir.

Ziya Paşa’nın: “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde” beyitinde olduğu gibi Püritenleri uzun uzadıya anlatmak yerine bunların mevcut eserlerini saymak, durumları hakkında yeterince fikir verir.

Püritenler ilk kez 1650’li yıllarda, Oliver Cromwell liderliğinde “İngiliz iç devrimi” ile tarih sahnesine çıktılar. Cromwell, İngiliz Krallığının ve Anglikan kilisesinin etkilerini kırdıktan sonra İngiltere'yi bir Cumhuriyet olarak yönetmeye başladı. (Modern Cumhuriyet teorisi, kökenini buradan almaktadır) İngiliz ordusunu ele geçirdi. (Daha sonra gerçekleşecek olan Amerika bağımsızlık devrimi ile Fransız devrimi aslında bu İngiliz devriminin türevleri ve devamıdırlar. Organik bağları mevcuttur) İngiltere’deki köklü monarşi ve Katolik yapı durumun böyle devam etmesine müsaade etmedi. Tekrar başa geçtiler. Ancak Püritenler İngiltere’de İç Savaş ve ardından gelen 1689 Haklar Bildirisi (Bill of Rights) ile Avam Kamarasındaki siyasi güçlerini arttırarak varlıklarına devam ettiler. (Günümüzde İngiliz parlamentosundaki Lordlar Kamarası artık semboliktir. Ancak Avam Kamarası günümüzde belirleyici olan güçtür.) 

İngiltere’de güçlendirdikleri bu siyasi yapılarına ilaveten asıl varlıklarını, o dönemde yeni keşfedilmiş olan Amerika kıtasına taşıyarak Tanrı’nın krallığı dedikleri İbrani Cumhuriyeti’ni yani günümüz Amerika Birleşik Devletlerini kurmak sureti ile hâkim kıldılar.

Kolonyal dönemde (17. yy’ da) bugünkü Amerika Birleşik Devletleri olarak bildiğimiz yapı; o gün Avrupa’da bulunan Yahudiler ve İngiliz Püritenler öncülüğünde resmiyette “New England” (Yeni İngiltere) uygulamada ise “New Esrael” (Yeni israil) ismi ile kurulmuştur. Yani Amerika Birleşik Devletleri’nin kuruluş aşamasındaki ilk ismi israil’dir. Günümüzde Ortadoğu’daki israil neyi hedefliyorsa, kuruluş felsefesi ne ise; o günkü Amerika da aynen bu felsefe üzerine kuruldu.

Tıpkı bugünkü israil, nasıl Filistinlileri, Tanrı’nın lanetlediği “Amalika kavmi”, (Ken’an Halkı) olarak görüp yok ediyorsa; o günde Püritenler ve özellikle de Yahudiler; Amerika kıtasındaki Kızılderilileri aynı gerekçelerle çok vahşi ve kan donduran bir şekilde soykırıma uğratıp topraklarını ve kaynaklarını işgal ettiler. (Noam Chomsky bu vahşeti detaylarıyla işler.) Süreç içerisinde 55 MİLYON Kızılderili’nin öldürüldüğü kaydedilmektedir. (PEQUOUT VE ALGONQUİN Kızılderili katliamları örnek olarak incelenebilir) Arnold Toynbe’nin tespitlerine bakılabilinir.

(Bu bağlamda bugün Amerika İngiltere ve israil’in başta Filistin, Lübnan ve Orta doğu’da neler yapmak istediği de bir nebze olsun anlaşılabilir.)

            O gün Püriten ve Yahudi din adamları, kutsal kitabı adeta yeniden tefsir ettiler. İngiliz Krallığını, Firavun; Atlantik okyanusunu, Kızıldeniz; Amerika kıtasını, Tanrının kendilerine vaat ettiği kutsal topraklar; Kızılderilileri ise bugünkü Filistinlilere yapılan muamelede olduğu gibi Allah’ın lanetlediği Amalika kavmi olarak işlediler. O gün Avrupa’nın her yerindeki Yahudilerin büyük kısmı ile Katolik ve Anglikan kilisesiyle çatışma halinde olan Protestan Hristiyanlar akın akın bu dini öğretiler doğrultusunda Amerika kıtasına yöneldiler. Bu iş için önemli şirketler kuruldu. Virginia Company (1606), Massachusetts Bay Company (1628), Plymouth Company (1606):

VE AMERİKA; TANRININ KRALLIĞI- İBRANİ CUMHURİYETİ OLARAK KURULDU

(Aşağıdaki kitap ve görseli Michael Hoberman’ın “Erken dönem Amerika’da Yahudi ve Püritenlik” ilişkilerini ele alan Doktora tez çalışmasıdır. Bu konuyu işlemektedir. Türkiye’de de bazı akademisyenler de bu konuyu ele almışlardır. Fakat çok sınırlı bir akademik alan dışında bu durum pek bilinmez veya dillendirilmez.)

Ortadoğu’daki israil’in ise 1917’ deki Balfour deklarasyonu ile temelleri atıldı. Bilindiği gibi Arthur James Balfour Dönemin İngiltere Başbakanı ve Birinci Dünya Savaşı sırasında da İngiliz Dışişleri bakanıdır. Deklarasyon bizzat kendisi tarafından ve Birleşik Krallık (İngiltere) adına kaleme alınmış ve dönemin Siyonist liderlerinden Lord Rothschild'e gönderilmiştir. Lord Balfour da kendilerini “Hıristiyan Siyonistler” olarak tanımlayan Püritenlerdendir. Bu karar ise Protestan Kiliseler Birliğinin aldığı bir karardır. 1948’de ise devlet ilanı yapılmıştır. Siyonizm fikriyatı gerçek Yahudilikte yer almamasına rağmen bütünüyle Püritenler tarafından geliştirilmiş ve Filistin başta olmak üzere devreye konulmuştur. Aşağıda işleneceği gibi Püritenler Siyonizm’i bir akide meselesi olarak görürler.

israil devleti fikrini Theodor Herzl’den önce ortaya atan, William Euquene Blackstone’dur. Blackstone 1878 Berlin Anlaşması ile birer Osmanlı eyaleti olan Bulgaristan ve Sırbistan’ın Sırplara ve Bulgarlara verildiği gibi, Filistin’in de Yahudilere bırakılması gerektiği fikrini ortaya atar. Avrupalı bir Yahudi olan Theodore Herzl de bu fikri ondan alır. Blackstone 1931’de ölmeden önce Yahudilere yazdığı mektubunda: “israil devletinin Amerika’ya yüklenmiş bir misyon olduğunu” kaydeder. Bu yüzden Amerika Birleşik Devletleri’ndeki köktenci Protestan cemaatleri israil’i “Tanrının yerine gelmiş vadi” olarak değerlendirirler. Amerika’nın israil hamiliği buradan beslenir.

Sonuç itibari ile İngiliz Püritenler; gerçek anlamda İKİ İSRAİL DEVLETİ KURDULAR. Bunlardan ilk ismiyle “New israil” olan Amerika Birleşik Devletleri dünya Siyonizm’i için, diğeri 1948’de ilan edilen israil ile de Orta Doğu Siyonizm’i amacıyladır. İkisi de halen fonksiyonel ve iş başındadırlar. Hem dünyayı hem de Ortadoğuyu çok etkin bir şekilde kontrol ediyorlar. Hedeflendiği gibi görevlerini başarı ile icra etmektedirler. (Benzer şekilde 1930’larda Rusya sınırları içinde kalan "Yahudi Özerk Oblastı" (Jewish Autonomous Oblast), Yine başka bazı devletler için de (!...) benzer amaçla kurulan bölgelerden de bahsedilmektedir.)

PÜRİTENLER NEDEN YAHUDİLERİ DÜNYAYA HÂKİM KILMAK İSTİYORLAR? YAHUDİ AŞKI NEREDEN GELİR?  

Bunun arkasında Eski Ahit’teki vaatlerin gerçekleşeceğine dair bir inanç ve Mesih’in ikinci gelişini hızlandırma AKİDESİ yatmaktadır. Yani tamamen bir akide de inanç durumu söz konusudur. Bu akide; İsa Mesih’in yeryüzüne tekrar gelmesi için Yahudilerin tüm yeryüzüne hâkim olması gerekliliği anlayışına dayanmaktadır. Bu yüzden de Püritenler, çok seri bir şekilde Yahudiliği tüm yeryüzüne hakim kılmak için bütün güçleri ile çabalamaktadırlar. Bu amaçla pek çok sektörde binlerce şirket kurulmuş durumdadır. Meşhur Yahudi atasözü “ Yahudi’nin akılsızı devlet kurar, akıllısı şirket kurar” sözü de buradan geliyor olsa gerek… 

GENELDE PÜRİTENLİK; ÖZELDE DE İNGİLİZ PÜRİTENLİĞİ; YAHUDİ HRİSTİYANLIĞIDIR

Karışık bir kavram gibi görünse de, “Yahudi Hıristiyanlar” vardır. Hristiyanlarda kutsal kitap; “Eski Ahit” ve “Yeni Ahit’den” oluşur. Eski ahit Tevrat’tır yani Musa aleyhisselam’ın şeriatıdır. “Yeni Ahit” ise İncil’dir ve İncil’de herhangi bir şeriat yoktur bu yüzden Hristiyanlar; Musa aleyhisselam’ın şeriatına tabidirler. Bu şekilde bir teoloji oluşturmuşlardır. (Bugün Amerika resmi kurumlarında ve Hıristiyan dünyasındaki kutsal 10 emir aslında Tevrat’ın hükümleridir )

Püritenler günümüzde Kongregasyonalistler, Baptistler ve Presbiteryenler gibi Protestan mezhepleri bünyesinde varlıklarını sürdürmektedirler.

Püritenler kendilerini YAHUDİ sayarlar. Yahudiler ise Püritenleri Yahudi sempatizanı manasında JUDAİZER olarak adlandırırlar. (Kan bağı ve soy bağı olmadığı için) Amerika Protestanlığı, İngiliz Püritenliğinin bir devamıdır. Bu bağlamda günümüz Amerika Evanjelizm’i, İngiliz Püritenliğinin çocuğu olarak bayrağı devralmış görünmektedir. Aynı amaca hizmet etmektedir.

Aynı kökenden gelen İngiliz püritenliği ya da Amerikan evanjelizmi, Dünya Yahudi yayılmacılığı yani Siyonizm için pek çok ciddi uluslararası kurum ve kuruluşlar tesis etmişlerdir.

Misalen; Birleşmiş Milletler Cemiyeti, İngiliz Milletler Cemiyeti (19.yüzyıl İngiliz sömürge Devletlerinin birliğidir. Aralarında Kanada, Yeni Zelanda, Avusturalya gibi devletlerin olduğu 14 devletten oluşur )

İngiltere, II. Dünya Savaşı sonrasında Soğuk Savaş'ın başlangıcında Batı Bloğunun bir parçası olarak NATO'yu kurdu ve dünya siyasetinde önemli bir aktör olmaya devam etti.

İngilizlerin bu yayılmacılık düşüncesi, Dünya denizlerinde hâkimiyet kurarak deniz ticaretini ve ulaşımını kontrol etti.

Püritenlik (Judaizer Mezhebi); zenginliği bir seçkinlik belirtisi saydığı için, İngiltere’de kapitalist burjuvazinin oluşmasında öncü rol üstlendi. Liberal Protestanların gelişmesine de katkısı oldu. Zira Püritenlik de, Yahudilik gibi ahiret değil, dünya merkezli bir zihniyete dayanmaktadır. Kapitalizm ve liberalizm fikriyatları bu mantaliteden beslendi ve dal budak saldı. İngiltere'nin dünya ticaretindeki hâkimiyeti arttı. Püritenlerin güçlü çalışma hırsı ve dindarlık anlayışı, Max Weber tarafından "Protestan Etiği ve Kapitalizmin Ruhu" adlı eserinde, kapitalizmin yükselişiyle ilişkilendirilmiş ve işlenmiştir.

Sadece askeri ve dini anlamda değil özellikle ekonomik, teknolojik ve bilişim alanından da güç almaya çalışan bir üst akıl durumu söz konusudur.

Netice itibariyle Orta Doğu’da olup bitenleri sadece bir israil ve arz-ı mev’ut meselesi olarak görmek eksik ve yanıltıcı olur. Mesele bir Yahudi projesinden çok; Yahudi yayılmacılığını kendi dini akidesi haline getirmiş olan bir Hıristiyan projesinin işletilmesi sürecidir.

Dün Amerika kıtasında 13 koloniden 50 devlet teşkil eden proje sahipleri, bugün Asya’da da benzer amaçlı bir yeni Dünya düzeni peşindedirler. Bu görülmeli ve ona göre tavır ve tutum geliştirilmelidir.

Amerika - Nevada çölü üzerine kurulan Las Vegas şehri ile Arabistan - Rub'ül Hali /(Empty Quarter) çölü üzerine kurulan Dubai şehri ve sakinleri arasındaki benzerlik aslında ne yapılmak istendiğini bizlere açıkça söylemektedir.