Allah'a ram olmuş bir anne ve babanın evladının Allah'a isyankar olması ne kadar acı verici...

Kabil'in Hazreti Adem'e verdiği acı; Nuh peygamberin oğlunun, tufanda babasına uymayıp helak

olması; Yakup aleyhisselamın evlatlarının, peygamber kardeşleri Yusuf'a karşı ihanetleri ve daha

nice müminlerin sapan evlatlarının kendilerine verdiği acı çok ağır çok can yakıcı....

 Başörtüsü zulmü döneminde, 28 Şubat zalimlerine meydan okuyan, o yüzden okullarını,

hatta ailelerini, mesleklerini, kazanmış oldukları hayat statülerini, sadece Allah rızası için, ellerinin

tersiyle itip, çok daha sıkıntılı hayatları tercih eden nice mü'mine bacının, kız çocuklarının o

başörtüye ihanet etmeleri gerçekten iman sahibi insanları çok üzmüştü... Sağdan soldan gelen

rivayetlere göre; başörtüsü mücadelesinden dolayı sıradan bir hayata razı olmuş bir annenin kız

çocuğu, okula giderken köşebaşını döndükten sonra başörtüsünü katlayıp çantasına koyuyor

ve başı açık bir şekilde okuluna gidebiliyormuş... Tabi başörtüsü belirgin bir nişane olduğu için,

bu hemen göze batıyor, fakat erkek çocukları; özellikle de İslami mücadele veren ailelerin erkek

çocuklarının içine düştüğü vahamet, belki kız çocuklarından çok daha ileri boyutta olduğu halde,

göze batmıyor, dikkat çekmiyor, ama yakinen bilenler için fevkalade ağır bir acı veriyor.

 İslam uğruna hayatını feda eden bir şehidin çocuğu, yahut yıllarca Zindanlarda direnen bir

babanın evladı, yahut hayatı hicretlerde geçen bir fedakar ve cefakar Müslümanın çocuğu,

veyahut da mütedeyyin bir ailenin çocuğu, eğer namazını kılmıyorsa, eğer namaz kılmamakla

beraber daha kötü yollara sapıyorsa... ... !, buna ne diyeceğiz?! Bu gerçekten yürek parçalayıcı...

Bu gerçekten çok ağır... Bu konuya acilen eğilinmesi gerekiyor.

 Böyle ağır bir musibeti yaşayan bir babanın serzenişi gerçekten çok düşündürücü idi...

Diyordu ki "... Biz başkalarının çocuklarının peşinde koşarken, kendi çocuklarımızı kaybettik !!!"

 Elbette tebliğ yapılacak ve yapılmalıdır... Elbette kendi çocuğumuz gibi başkalarının

çocuklarının peşinde de koşup İslami davayı sunmaya çabalayacağız... Elbette peygamberlerin

çocuklarının bile hidayetten uzaklaşabileceklerini gözardı etmeyeceğiz... Bunlar bütünüyle işin

ayrı bir boyutu... Fakat bir de işin ayrı bir yönü vardır.

 "Bu işin ve bu ailenin sahiplerinde kabahat yok mudur acaba...?"

 Babalar çocuklarının agresifliklerine ve azgınlıklarına, sadece iyi bir mücahit!!! cesur bir

insan olacak diye göz yumuyorlarsa, hatta bu sululuklarına kayıtsız kalıyorlarsa, hatta teşvik

ediyorlarsa; ... namazları, oruçları, takvaları ile yakından ilgilenmiyorlarsa, gerçekten varılacak yer

bu olur.

 Aileler çocuklarının islami yapılar içinde görünmesine aldanmamalıdır.

Çocukların yakından takip edilmesi gerekiyor. Öyle durumlar oluşuyor ki, bir Müslümanın çocuğu

namaz kılmıyor, bununla da yetinmiyor, babası onu namaza çağırdığı zaman, sadece babası için

abdestsiz bir şekilde gelip namaza durabiliyor... Bu ne demektir?! Bu anlaşılır ve kabul edilebilir

bir durum mudur...?

 Çocukların İslami bir okula, İslami bir derneğe, İslami bir yapıya gitmesi bizim için aldatıcı

olmamalıdır... Ebette ki gitmeleri gerekiyor, fakat gittikleri yerdeki gelişimleri dönüşümleri,

İslami ahlak ve erdemlerden ne kadar nasiplendikleri de iyi değerlendirilmelidir. Bu konu, gerek

bireysel olarak, gerek ailesel olarak, gerekse de toplumsal olarak göz ardı edilmeyecek kadar

önemlidir... Nefsimizden ailemizden ve topluluğumuzdan sorumluyuz.

Salih nesiller ümidiyle.... Allah'a emanetsiniz....

 Abdullah Yasin