Daha önceleri çok konuşulan ve bugünlerde yoğun bir şekilde dünya gündemine giren İslamofobi ismi değişiyor mu? ABD`nin yeni başkanı Trump`ın İslam karşıtlığı çıkışıyla “Trumpizm” konusu konuşulmaya başladı. Özellikle 7 Müslüman ülkeye vize yasağını getirmesi tüm dünyada tepkiye sebep olmuş durumda. Seçim dönemlerinde radikal söylem ve vaatlerini aceleci bir politikayla gündeme taşımaya çalışıyor. Peki, bu kararları Trump gerçekten kendi başına mı veriyor? Ya da ABD`nin derin devletinden habersiz mi yapıyor? Gerçekten derin devletle bir sürtüşmesi var mıdır? Hiç sanmıyorum. Öyle görünse de bu gerçek değildir. ABD`nin derin devleti başkanlar üzerinden dünyadaki politikalarını değiştiriyorlar. Herkes biliyor ki ABD devletinin kilit noktalarını “lobiler” şeklinde Yahudiler idare etmektedir. Ve şimdiye kadar gelen giden tüm başkanlar bu çizginin dışına çıkamamışlardır.

Şu an ABD`nin yapmak istediği; iki kulvarda yeni bir stratejiyle at koşturmak istiyor. Birisi İslam cephesi, diğeri de Avrupa cephesidir. Şimdiye kadar Avrupa`yla iyi geçinmeye çalışan ve onlardan istifade etmek isteyen ABD tavır değiştirmiş bulunuyor. Zayıflayan Avrupa`nın dağılmasını ve kendine bağlı devletler olmasını istiyor. Bunun içinde Trump şahsiyeti üzerinden bu ilişkileri bozacaktır. Ekonomik olarak zayıflayan Avrupa ülkelerinin dağılması durumunda kendi sömürgeleri altına almak isteyecektir. Ortadoğu`da eli zayıflayan ABD, kendine yeni bir Pazar açmak istiyor. Bu Pazarın ise Avrupa`ya bağlı olan ülkelerin ayrılmasıyla oluşacağını hesaplıyor.

Diğer taraftan kendi iplerini koparmak isteyen Müslüman ülkelere sert mesajlar veriyor. “Trumpizm” üzerinden sert yaptırımlara gitmek ve diğer devletleri kendine bağlama beşindedir. Zira Ortadoğu`daki pazarını kaybetmiş bulunuyor. Kendine güvenilme noktasını ise tüm devletler gözünde kaybetmiştir. Artık ayak oyunlarına başlayarak bu devletleri zayıf aktörlerle sıkıştırmak ona yetmiyor. Özellikle “Astana” görüşmelerinden sonra kendi imajının nasıl yıkıldığını tamamıyla anladı. Bu noktadan sonra İslam ülkelerine karşı fiili yaptırım ve ambargolarla politikasını belirleyecektir.

Bütün bunları yaparken de kurbanlık koyununu da bulmuştur. Şovmen olan ve hiçbir siyasi geçmişi olmayan Trump üzerinden bu mesajları sahaya yansıtıyor/yansıtacaktır. Fakat hesaplayamadıkları bir şey vardır. ABD`nin bu tavrı Müslüman ülkelerin halklarını bir noktada toplama kapısını aralamaya zorlayacaktır. Genel bir kamuoyu müttefikliğini doğurabilir. Büyük şeytanın kim olduğunu herkes bilecektir. Ona karşı bir fikir birlikteliği zeminini oluşturabilir. Çünkü düşmanlığını açık olarak yapmaktadır. Bu da ortak bir hedefi doğurabilir.

Netice olarak; ABD kafasından geçen projeleri bazen demokratçılar bazen cumhuriyetçiler üzerinden sahaya yansıtmak istiyor. Obama üzerinden Müslümanlara şirin görünmek isteyen ABD şimdi de Trump üzerinden sert yüzünü göstermek istiyor. Ancak “yumuşak yüz” sert yüzden daha tehlikelidir. Yumuşak şeytani yüzlere aldanan Müslüman halklar sert yüzlü şeytanlara aldanmazlar. “Trumpizm” üzerinden ABD`nin büyük şeytan olduğu tescillenecektir. Bu da ortak bir paydada buluşmaya zemin hazırlayacaktır inşallah.