Bugünkü yazımda bölgemizdeki çiftçilerimizin endişelerini gündeme taşımak istedim. Zira ekonomiye en büyük katkıyı sağlayan çiftçilerimizin hiç de rahat olmadıklarını görüyorum. Evet, Türkiye bir tarım ülkesidir ve ekonomi alanında büyük bir paya sahiptir. Aslında kuşbakışı Türkiye illerine baktığımızda belki 10 il hariç diğer illerin tümünde büyük ölçüde tarıma dayalı bir üretim görüyoruz. Hatta çiftçilerin her yıl ortalama 19-21 milyon ton buğday üretimi ile Türkiye ekonomisine büyük katkısı var. Bu devasa güce rağmen diğer meslekler arasında en örgütsüz meslek grubu yine çiftçilerimizdir. Türkiye’de, nüfus çoğunluğu yüksek olan çiftçiler sadece seçim dönemlerinde oy hesapları yapılarak hatırlanıyorlar. Ondan sonra pek de gündeme gelmiyorlar. Yani ekonomiye ve üretime sundukları katkı düzeyinde diğer mesleklere göre hiç de kıymet görmüyorlar.

                Yakın bir zamanda hububat fiyatı hükümet tarafından belirlenecektir. Etrafımda gördüğüm çiftçilerin en büyük endişesi geçen sene gibi mağduriyet yaşama korkularıdır. Zira geçen sene buğday fiyatı yumuşak 8 bin 250, sert buğday 9 bin olmasına rağmen bu düşük paralara bile çiftçiler ellerindeki buğdayı satamadılar. Çünkü TMO’da randevu alamayan çiftçiler zamanı gelmiş borcunu kapatmak için buğdayı 6-7 bin TL’ye piyasaya satmak zorunda kaldılar…

Aynı şekilde çiftçiler, buğdaydan sonraki mahsulü olan sonbahardaki mısır mahsulünde de aynı durumu yaşadılar. Mısırın girdi maliyeti; mazot, gübre, ilaç, elektrik ve biçme paraları üç katına çıkmasına rağmen çiftçiler elindeki mısırı bir önceki senenin fiyatı olan 4,5 bin TL’ye satmak zorunda kaldılar. Bu fiyatlara ise bırakın çiftçinin kazanmasını, tam tersine zarar ettiler. Hatta bunun şahidi olarak yakın bir dostumun yüz dönümlük mısır hesabına şahit oldum ve net olarak 27 bin TL zarar etmişti. Tüm emeğine rağmen zarar etmesi onu çiftçilikten soğutmuştu.

                Aslında basit bir hesaplamayla bir çiftçinin girdi maliyeti ve kazancı karşılaştırılarak analiz edilebilir. Yaptığım araştırmalarda ve görüştüğüm ehil insanların verdiği net bilgilere göre 2023’de 100 dönümlük araziye buğday eken bir çiftçinin ortalama gideri şöyledir: Tohum 35 bin, mazot 16 bin, taban gübre 37 bin, üst gübre 39 bin, ilaç 25 bin, elektrik 100 bin, arızalar 10 bin, sulamacı 55 bindir. Bu hesaplamalara göre 100 dönümlük bir arazinin çiftçiye maliyeti 317 bindir.

Buna karşılık 100 dönümlük arazinin buğday hasılatı ortalama 50 tondur. Geçen sene buğdayını 7 bin TL’ye satan bir çiftçinin eline geçen para 350 bindir. Yani bu hesaplamaya göre 100 dönümlük arazide girdi maliyetleri çıkarsa 6 aylık çiftçinin geliri 23 bindir. Peki, bu hesaplamaya göre üretici olan çiftçi ne yapsın? Nasıl geçimini yapsın? Hangi şevkle mahsulünü ekebilsin?

                Sonuç olarak; bu memlekette bir memurun maaşı ortalama bir yılda % 70 oranında artmışsa çiftçinin de ürününün o oranda artması gerekir. Yani geçen seneye göre belirlenen resmi fiyatın en az iki katı olması gerekir ki çiftçi emeğinin karşılığını alabilsin. Yani buğdayın fiyatı en az 13-15 TL civarında olmalı ki çiftçi mağdur olmasın.