İslam âleminden ziyade Avrupa halklarının Gazze için ayaklanması çok manidardır. Avrupa halkı ve liderlerinin Gazze konusunda aralarının bozulması ve ayrı taraflarda pozisyon belirlemeleri de çok manidardır. Gazze konusunda aynı ayrılık İslam âleminde ki Müslüman ülkelerin liderleri ve halklarında da göze çarpmaktadır. Müslüman halklar, İslam ülkelerinin liderlerinden somut adımlar beklerken bu konudaki geri kalışları Müslüman halkları öfkelendiriyor. Diğer tarafta başta ABD ve Avrupa ülkelerinin yöneticileri, Siyonist İsrail katliamlarını desteklemesi, Hristiyan olan Avrupa halkını da öfkelendiriyor. Aslında garip bir tabloyla karşı karşıyayız. Bir tarafta Avrupa’da Hristiyanlık âlemi Gazze konusunda liderleriyle ayrı düşerken, aynı şekilde İslam âleminde de Müslüman halk ile liderler Gazze konusunda ayrı düşmektedir. Evet, Müslüman halkın ayaklanmasını ve gereken adımları atmayan liderleriyle ters düşmelerini anlayabiliyoruz. Peki, Avrupalı Hristiyanların ayaklanması ve liderleriyle ters düşmelerini nasıl yorumlayabiliriz?
Aslında Avrupa kamuoyuyla ilgili çok şey anlatılabilir ancak üç hususa dikkat çekmek isterim:
Birincisi, Vicdan: Evet insan olan, insanlık değerlerine sahip olan herkes Siyonist İsrail’in akıl almaz vahşetine rıza gösteremez. Bu konuda din, dil, renk ve etnik kökenin bir anlamı kalmıyor. Bu konuda vicdan sahibi olan herkes tepkisini ortaya koymaktadır. Avrupa halkının ayaklanmasını “Vicdani hareket” olarak değerlendirenlerin haklılık payı vardır. Fakat Avrupa halkının sokaklara dökülmesini sadece vicdanla değerlendirebilir miyiz? Elbette ki hayır!
İkincisi, Normlar: Avrupa halkı bazı normlarla büyüyor. Eğitim normlarında barış, adalet, insan hakları gibi söylemler temel ilke olarak işleniyor. Avrupa halkında Hristiyanlık inancı çok zayıfladığı için yasalar, kanunlar, kurallar ve ilkeler farzların önüne geçmiş. Aldıkları eğitim modelinde hayat şartlarında bu normlar ve kurallar esas alınıyor. Bu eğitim modelinin kriterleriyle yüzde yüz çelişen Siyonist İsrail saldırıları ve kendi devletlerinin onları desteklemesi kendilerini hayal kırıklığına uğratmış. Şimdiye kadar kendilerine söylenilen şeylerin kocaman bir yalan olduğunu gözlemliyorlar. Ve şu anda Avrupa halkı, Gazze’de yaşanılan soykırım ve kendi devletlerinin her türlü konuda Siyonistleri desteklemesi onları şoke uğratmış. Bu şoku atlatamayan ve kandırıldığını düşünen Avrupa halkı sokaklara dökülmüş ve ayaklanmıştır.
Üçüncüsü, Yahudi lobisi: Avrupa’daki Hristiyanlık âlemi, Yahudi lobisinden nefret ediyor. Kendi devletlerini içerden ele geçirmeleri ve tüm siyasi denklemlerine müdahil olması Yahudilere karşı bir nefreti oluşturmuş. Hatta seçimlerde başta ABD ve Avrupa ülkelerinin liderleri olacak kişileri bile belirleyecek kadar etki eden Yahudi tahakkümünü istemiyorlar. Gazze’de yaşanılan katliam ve kendi liderlerinin bu Yahudi lobisinin etkisiyle Siyonistlere mutlak destek vermesi onları çileden çıkarmıştır. Kendi iradelerinin yok sayılmasına ve kendi oylarıyla devlet idaresine geçen liderlerin Yahudi lobisinin isteği doğrultusunda hareket etmesini kabullenemiyorlar. İki buçuk aydır tarihte az rastlanılan Gazze katliamını ve kendi devlet liderlerinin katliama sahiplik etmesinin arka plandaki Yahudi lobisinin farkındalar. Bu farkındalıkla ve öfkeyle sokaklara akın ediyorlar.
Sonuç olarak; Siyonistler ve Siyonist düşünce sadece İslam âlemi için değil tüm insanlık için büyük bir tehlike olduğu ortaya çıkmıştır. Bunların insanlara karşı besledikleri duygular Gazze katliamıyla tüm çıplaklığıyla aşikâr olmuştur. Ve tüm insanlar anladılar ki bu Siyonistler sadece bir kesime değil, tüm insanlar için büyük bir kanserdir. Dünyadaki tüm halklar, taraflarını belli etmiş ve bu kanseri destekleyen liderleriyle ters düşmüşlerdir.