Okul önündeki bakkal teyzenin pazarlamacıyla tartışması dikkatimi çekmişti. Yanlarına yaklaştım ve sorunun ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Bakkal teyzenin, “Bu ürünleri bana bedava versen de almayacağım” deyişi konuyu aydınlatıyordu. Bakkal Teyze, pazarlamacıya tekrar dönerek  “Sen de bu İsrail mallarını satma” diyordu. Bu durum aralarında tartışmaya sebebiyet vermişti.  Aralarına girdim onları yatıştırdım. Sonra pazarlamacıya dönerek, bakkal teyzenin tutunduğu tavrın her Müslümanın görevi olduğunu hatırlattım. Bu konuda kendisini de katil İsrail ürünlerini satmamaya davet ettim. Biraz da mahcup bir şekilde şöyle cevap verdi: Haklısınız, zaten onuncu bakkaldır bu ürünlerden siftah yok, dedi ve servis aracına binerek uzaklaştı. Pazarlamacı dükkândan uzaklaşırken bakkal teyzeye döndüm. Kendisini takdir ettim. Bakkal teyze bana şu cevabı verdi. “İlkokuldaki çocuklar bile İsrail ürünlerini almadıklarını ve çocukların, “açlıktan ölsek de bunları almayacaklarını” söylemeleri beni çok etkiledi diyordu.  Çocukların, “Şu ürün de İsrail malıdır, getirme bakkal teyze” deyişleri teyzemiz üzerinde büyük bir tesir bırakmıştı.  Teyzemiz,  en azından bu çocuklar kadar duyarlı olmamız gerektiğini söylüyordu.

               Bu anekdota binaen diyebiliriz ki ilk defa Siyonist İsrail mallarını boykot etme konusunda bu kadar duyarlılık oluşmuştur. Yediden yetmişe herkes boykota uymaya çalışıyor.  Halkın elinde ki en büyük silah, İsrail’in mallarını boykot etmektir. 7 Ekim’den bu yana Gazze’de acımasız bir bombardıman var. Kadın, yaşlı, bebek, çocuk demeden zalimce yapılan saldırılara karşı halkın elindeki en büyük silah, İsrail mallarını boykot etmektir. Halk bu sefer başaracaktır. Ve güçlü bir boykotla Siyonist İsrail’e gereken ekonomik yarayı verecektir.  Aynı şekilde birçok il ve ilçe belediyeleri kendi bünyesindeki tüm kurumlarda Siyonist İsrail mallarını boykot etmeleri önemli bir adımdır. Hatta bulunduğum Kızıltepe ilçesindeki belediyenin böyle bir karar almalarından dolayı kendilerine özel teşekkürlerimizi ilettim. Allah’ın izniyle bu sefer “boykot kararları” önemli bir yer tutacaktır. Ve bu duyarlılık her geçen gün artmaktadır.

               Boykot konusunda eksik olan tek şey; devlet bazlı boykotun olmayışıdır. Oysa sahaya en büyük etkiyi yapacak olan devletin boykotu olacaktır. Devlet bazında Siyonist İsrail’e hizmet edecek tüm mali ve ticari sevkiyatın durdurulması gerekir. Hatta her türlü iletişimden, spor müsabakalarının iptaline kadar geniş bir yelpazede boykot edilmelidir.  Bunun yanında siyasi ilişkilerin kesilmesi, hatta kültürel tüm organizasyonların iptal edilmesi boykota destek olacaktır.  Böyle bir boykot hamlesi kendi halkıyla bütünleşmenin yolu da olacaktır. Böyle bir adım kısa sürede Siyonistlerin sermayesini hedef alacağından sert bir etki göstereceği kesindir. Bu konuda başta hükümet olmak üzere devletin tüm organları bu konuda sert kararlar almakla mükelleftir.  Ve bu karar geçici olmamalıdır. Siyonistler işgal ettikleri topraklardan def oluncaya kadar devam etmelidir.

Sonuç olarak; Siyonist İsrail’e karşı ilk defa bu kadar kapsamlı ve duyarlı bir halk görüyoruz. Daha önceki boykotlarda bu kadar tabana yayılmamıştı. Halk, hem yaptıklarıyla hem de duruşuyla devlet yöneticilerine gereken mesajı veriyor.  İsrail’le ilgili tüm siyasi, ticari ve diplomatik ilişkilerinde boykotun gereğini yapın diyor. Bizler de buradan sesleniyoruz. Ey idare makamında olanlar, aziz milletimizin sesini duyun ve boykotun gereğini yapın, diyoruz.