Büyük şeytan ABD’nin başkanı Joe Biden’in Siyonist israil’i ziyaret etmesi ve onu desteklemesi garipsenmeyecek bir durumdur. Ancak Müslüman coğrafyada ve tüm medyanın önünde pişkinlik yapması onların hangi saiklerle hareket ettiğinin göstergesidir. Biden’in, katil Netanyahu’ya sarılması ve yalnız olmadığını söylemesi tamamıyla Müslüman liderlere verdiği bir mesajdır. Medyaya verdiği diğer mesajı ise, Müslümanların aklıyla alay edercesine “Hastane saldırısını israil değil, İslami Cihadın yaptığını” söylemesidir.  Bu kadar pişkinlik ve bu kadar karaktersizlik onlara yakışır aslında. Fakat garip olan, İslam ülkelerinin liderlerinden hiç biri Joe Biden’in israil’e verdiği net destek gibi Filistinlilere yönelik net bir destek göstermemiştir. 

Fakat burada dikkatinizi çekmek istediğim farklı bir nokta, ABD ve Avrupa ülkelerinden ziyade içimizdeki israil sevicileridir. Bunlar da en az Biden kadar pişkin pişkin konuşuyorlar. Hatta HAMAS’ın meşru ve haklı davası ve direnişi; işgalci israil’den daha fazla içimizdeki bazı israil sevicilerini ciddi şekilde rahatsız etmiş görünüyor. Evet, bunların açıklama ve yorumlarına baktığınızda, sanırsınız ki Biden, Netanyahu veya vahşi Siyonist barbarlar konuşuyorlar. Bunlar İslam'a, İslami değerlere düşman. İslam’ın aksine ne varsa hemen savunmaya geçiyorlar. İsrail çetesini savunmaları ve üzerine Müslümanlıklarını dile getirmeleri oldukça komik.

Bunlar Filistin davasını anlamayan, anlamak istemeyen hatta Siyonist yayılmacılığa sempati besleyip selam duran meczup ve köhnemiş zihniyetlerdir. İslami hareketlere “Ümmetçi”, “Cihatçı” diye sataşan bu zihniyet, HAMAS’ın operasyonu sonunda nasıl da hepsinin birden iştiyakla “israil sevici” oldukları ortaya çıktı. Son El Kasam Tugayları operasyonunda bu kesimler israil seviciliğinde ve HAMAS karşıtlığında birleşmiş durumdalar. Saflar da böylece netleşmiş oldu.

 Bunlar daha çok sosyal medya üzerinden zehirlerini saçıyorlar. Belki sosyal medya üzerinden bunlarla tartışma seviyesizliğine girilmez ama bu meczuplara şu hatırlatmada bulunmak istiyorum. Eğer kadın, çocuk ve masum insanlar hunharca öldürülüyorsa, camiler, hastaneler, okullar mülteci kampları, binalar bombalanıyorsa ve insani olarak vicdanınız sızlanmıyorsa Biden’ın ve Netanyahu’nun suyundan içmişsiniz demektir. Yine tüm dünyanın gözü önünde vahşi ve sistematik bir katliam yapılıyorsa, bunca akıtılan kana senin vicdanın sızlanmıyorsa insanlık erdemlerinin tümünü yitirmişsin demektir. Ve yine insanlar aç, susuz ve sığınacak bir yerleri kalmamışsa; bunca mezalime karşı fikrin, ideolojin, ırkın, dilin, rengin ne olursa olsun bilesin ki sen insanlıktan nasibini alamamışsın. Ve yine Siyonist israil’in bu katlamalarına karşı kalbinde düşmanlık hissi beslemiyorsan, israil zulmünü ve zalimliğini kabul ediyorsan sen kendi insanlığını kaybetmişsin. Hangi kin, hangi ideoloji, hangi ırk,  hangi politika insan vicdanının önüne geçebilir...

Sonuç olarak; Gazze saldırısıyla hendekler kazılmıştır. Sarraf olmaya gerek yok, hak-batıl mücadelesi herkesin ayarını ortaya çıkarmıştır. İçimizdeki israil sevicileri kendi renklerini belli etmişlerdir. Katil israil’e tek laf söylemeyen bu güruh, Gazze’nin meşru ve haklı saldırısını gölgede bırakmak istiyor. Ancak ne yapsalar boştur. El-Kassam’ın saldırıları içimize su serpmiştir. Ve bu kardeşlerimize sahip çıkmak tüm Müslümanların ana görevidir. Bu erdeme layık olmayanlar ise pişkinlikleri içerisinde ölüp gidecekler.