Bayramda sevinç yazıları yazılır. Öyle bir yazı da düşünüyordum. Fakat birden Mescid-i Aksa’yı hatırladım. Bende bu sevinç günlerinde Mescid-i Aksa’yı hatırlatmak istedim. Lakin Ramazan ayı boyunca Mescid-i Aksa saldırılarıyla ilgili haberleri izledik. İçimiz yandı ve birçok il ve ilçelerde halk meydanlara inerek israil’i lanetledi. Bu zulme müdahale için Müslüman devletlerin liderlerine çağrılar yapıldı. Ramazanın son haftası olarak belirlenen “Dünya Kudüs Günü”nde de ümmet tek yürek ayaktaydı. Bunun içindir ki bu bayram günlerinde de Mescid-i Aksa’yı ve Kudüs'ü hatırlatmak istedim.
Aslında Mescid-i Aksa'nın durumu İslam ümmetini sembolize ediyor. Zira Ümmetin kutsal sembollerinden olan Kudüs'ün yeri İslam alemi için ayrı bir yer tutuyor. Hatta tüm semavi dinlerde Kudüs'ün kutsiyeti ve önemi vardır. Yüce Rabbimizin “Etrafını mübarek kıldığını” buyurması ve Müslümanların “ilk kıblesi” olması, İslam alemi için farklı bir ayrıcalıktır. Efendimizin buradan “Mirac”a yükselmesi ondaki kutsiyetin nişanelerindendir. İslam tarihinde Mescid-i Aksa önemli bir yer tutuyor Bunun içindir ki Mescid-i Aksa'nın Müslümanlardaki temsiliyeti büyük anlam barındırıyor. Bu temsiliyet, İslam aleminin sembolü ve kalesi hükmündedir. Kudüs'ün özgürlüğü, İslam ümmetinin özgürlüğüyle eş değer konumunu simgelemektedir. Zira tarih boyunca Kudüs düştüğünde bu sancak düşmüş gözüküyor. Kudüs azat olduğunda bu sancağın dalgalandığını ve ümmetin gücünü göstermiştir.
Evet, Kudüs sadece Filistinlilerin değildir. Ya da sadece Arapların değildir. Kudüs, dünyanın her köşesinde yaşayan tüm Müslümanlarındır. Ona sahiplik etmek de her coğrafyadaki Müslümanların boyun borcudur. Kudüs, Peygamberlerin ümmete “miras” olarak bıraktığı bir emanettir. Ve tarih boyunca bu emanete sahiplik edenler aziz olmuştur. Bugün Filistin davasının İslam ümmetine mal olması, Kudüs'e sahiplik etmelerindendir. Peygamberlerin bıraktığı mirasa sahip çıkmalarındandır. Bugün ise; Kudüs’ün, her zamankinden fazla dünya Müslümanlarına ihtiyacı vardır. Aslında birlik adına Müslümanların da Kudüs'e ihtiyacı vardır. Onun üzerinde birleşme ruhuna ihtiyaçları vardır. Bireyler, Gruplar, Cemaatler, hatta Devletler bile birçok konuda ihtilaf yaşarken “Kudüs” üzerinden tek noktadadır. Bu nedenle Müslümanların bugün her zamankinden daha fazla onun birleştirici gücüne ihtiyaçları vardır. Tıpkı tarihteki “Haçlı” seferlerinde olduğu gibi bugün de modern çağın Haçlıları tüm Müslümanlara savaş açmış durumdadır. Hatta tarihte ilk defa bu kadar organize ve ortak anlaşmalarla Müslümanları kırdırma ve yok etme peşindeler. Tarih yeniden tekerrür ediyor ve modern haçlıların saldırıları son sürat devam ediyor…
Bugün yeniden bir Selahaddin-i Eyyubi’nin kazandırdığı “ümmet ruhuna” ihtiyaç vardır. Devletler bazında birleşecek bir güce ihtiyaç vardır. Ortak dava olan Mescid-i Aksa, ümmetin en birleştirici sembolüdür. Ve tarihte olduğu gibi bu “ortak payda” üzerinden Selahaddin-i Eyyubi bir devrim gerçekleştirdi. Selahaddin'in öncülüğünde, öncelikle Kudüs, sonrasında Filistin'in tamamı Müslümanlar tarafından fethedildi. Bunu gören Avrupalılar, Haçlı zihniyetiyle Cenova, Venedik, Alman, Fransız ve İngilizlerin katıldığı birleşik bir orduyla yola koyuldular. Haçlılar, tıpkı bugün gibi “koalisyon güçleriyle” genel bir saldırı başlatmalarına rağmen; Selahaddin'in başında bulunduğu İslam ordusu, düşman ordularını darmadağın etti. Müslümanlar yeniden ele geçirdikleri Kudüs’ü geri vermediler ve Haçlıları o mübarek beldeden temizlediler. Bu temizlikle birlikte o dönemde “Bayramlar” başka bir anlam kazanmış, ümmetin coşkusu memleketin her yerini sarmıştı. O günlerde olduğu gibi bugün de İslam ümmetinin mezhep ve ırkçılık virüsünden kurtularak, yeniden ümmeti ihya edecek ve izzete ulaştıracak Bayramları özledik. Bu Bayram günlerinde temennimiz, Rabbimizden yine “ümmet ruhunu” oluşturacak dinamiklerin ortaya çıkması ve Kudüs’ümüzün azat olmasıdır… Bayramınız mübarek olsun…