Tüm dünyanın kilitlendiği Ukrayna-Rusya savaşının gündemi İsrail ile normalleşme tepkilerini gölgeledi. Birkaç gün önce işgal devleti İsrail’in sözde Cumhurbaşkanı Herzog’ün Türkiye’ye ziyareti ve “normalleşme” adımları duyarlı tüm Müslümanlarda hayal kırıklığı yaratmıştır. Türkiye’nin İsrail’le normalleşmesi hem siyasi anlamda hem de sosyal anlamda derin manalar barındırıyor. Bu normalleşme başta Türkiye halkı olmak üzere tüm bölgedeki duyarlı Müslümanlar açısından endişe yaratmıştır. Çünkü başta Mescid-i Aksa olmak üzere tüm kutsallarımız için en büyük tehlike İsrail çetesinin var oluşudur. İslam toprakları üzerinde en çok kan döken İsrail’dir. Ve Müslümanların kutsallarına en çok düşmanlık eden de bu Siyonist düşüncedir. Dolayısıyla bir Müslüman lider kendi kutsallarına sahip çıkmıyorsa kendi ülkesine de sahip çıkamaz.
Bu kadar tehlike barındıran bir ülkeyle normalleşme yaşanması kabul edilemez. Hatırlanacağı üzere ABD’nin öncülüğünde “Yüz yılın anlaşması” adı altında bazı Müslüman körfez ülkeleri İsrail’le her türlü ilişkiyi kabul etmişlerdi. BAE ve Bahreyn’le başlayıp, Suudi Arabistan, Umman ve Mısır ile devam eden normalleşme adımları büyük bir tepki almıştı. O ülkelerin halkı da büyük tepkiler vermişlerdi. O dönemde ülkelerin tavrı açısından İsrail’le normalleşmeye karşı en sert tepkiyi veren Türkiye’ydi. Bu tepki halk tarafından da sonuna kadar destek bulmuştur. Fakat geldiğimiz noktada ve en son Herzog görüşmesinde Türkiye’nin, işgalci İsrail’le “normalleşme” açıklamaları hayal kırıklığı yaratmıştır.
İsrail’in bu sinsi adımları başta Filistin olmak üzere İslam toprakları üzerindeki ciddi hesapların önünü açmaktır. Ve İsrail açısından bu hesapların ilk basamağı, yıllardır işgal ettiği Filistin topraklarının tümünü işgal etmektir. Hatta bu hesaplar doğrultusunda bugünlerde yaşanan savaş nedeniyle Ukrayna Yahudilerine de Filistin topraklarına yerleşmesi için çağrı yapmaktadır. Önceki yıllarda da sözde eski Başbakan Netanyahu tarafından Etiyopya’daki 2 bin Yahudi’yi işgal ettikleri Filistin’e yerleştirmişlerdi.
Böyle bir tehlike karşısında Türkiye’nin zamanında “One Minute” tavrı ümit olmuştu. “Mavi Marmara” hadisesiyle kılıçlar çekilmişti. Ama bu kılıç hiçbir zaman istendiği gibi savrulmadı. Bu kılıç hep havada kaldı. Bu kılıcın savrulmasını bekleyen Müslümanlar, Türkiye’nin, İsrail’le normalleşme hamlesiyle hayal kırıklığına uğramışlardır.
Şunu net olarak ifade edelim; bazıları normalleşme girişimlerinin “barışa” hizmet edeceğini zan ediyor. Oysa normalleşme adı altında ABD ve İsrail’in İslam topraklarını işgal etme planı işlenmektedir. İslam ülkelerine yutturulan ve felaket getiren “normalleşme” hiçbir Müslüman devlete fayda sağlamayacaktır. Kim olursa olsun, girdiği yolun yanlışlığını görmeyen Müslüman liderler uyarılmalıdır. Bu uyarıdan tüm Müslümanlar sorumludur. Bu sorumluluk altında kalmamak için diyoruz ki; kendi ülkenizin selameti için İsrail’le hiçbir zaman “normalleşme” yaşanmasın, bu tuzağı görün ve bu adımlardan kaçının!