Hükümetin direktifiyle Merkez Bankası üçüncü kez faiz indirimine gitti. Bu faiz indirimi para baronlarının hesabına gelmiyor. Sadece baronlar değil, parayla para kazananların da hesabına gelmiyor. Buna tepki olarak da ekonomik krizin oluşması için her yolu deniyorlar diyebiliriz. Döviz kurlarının yükselmesi, karaborsacılık, fahiş fiyat artırımı, bunlardan bazılarıdır. Buna fırsatçıları da eklediğinizde ekonomik buhran ve gelen hayat pahalılığı vatandaşı bezdirmiş durumdadır. Peki, bu gidişat ne zaman bitecek?
Bu ekonomik krizin uzun sürmeyeceğini belirtmekle birlikte net bir tarih vermek doğru değildir. Ancak şunu söyleyebiliriz ki bir ülkede istikrarlı bir şekilde faiz düşerse ekonomik açıdan bir rahatlık olacağı kesindir. Hatta kısa bir zamanda ticaretin canlanmasına vesiledir. Fakat söz konusu ticaretin canlanması için kısa süreli de olsa “Kur handikapı” vardır. Bugünlerde kur handikapını ve olumsuz sonuçlarını halk olarak yaşıyoruz. Unutmayalım ki kurun yükselmesi her zaman geçicidir. Kur yükselmesi er ya da geç duracaktır. Bu durduğu anda para babaları yüksek faiz için bankalara koşmayacaktır. Çünkü düşük faiz onları tatmin etmeyecek ve elindeki paraları ticarete yatırmak zorunda kalacaklardır.
Basit bir dille anlatırsak; sizin yüklü bir paranız vardır ve siz bütün paranızı dövize yatırmışsınız. Aylar sonra döviz yükselmesi sizi tatmin etmiyorsa bu paraların bir yerde değerlendirilmesi fikri doğar. Hatta helal-haram düşünmeyen kişi bile bu parasını düşük faizden dolayı bankaya yatırmak istemez, ticarete yönelir. Bu da ticaret anlamında ciddi bir üretim ve hareketlilik oluşturur.
Bunun en somut örneğini de geçen birkaç yılda Çin’de görmüştük. Çin yönetimi faizi neredeyse sıfıra indirdi. Bu süreçte yerli paraları Yuan, döviz karşısında Türkiye parasından çok daha fazla bir değer kaybetmişti. Hatta dünya ekonomisinde Çin’in ekonomik anlamda iflas ettiği söyleniliyordu. Ama ne zamanki döviz yükselmesi durdu, yurt içindeki paralar bankalara değil ticarete yatırıldı. Çünkü sıfıra yakın faizler para sahiplerini tatmin etmiyordu. Ve bugün Çin ekonomisi dünyada ticaret hacmi ve kar açısından birinci sıradadır.
Bu gerçeklik doğrultusunda diyebiliriz ki haram olan faiz, inanç saikleriyle olmasa da bir ülkede kaldırılma yoluna gidildiğinde gelecek açısından bir refah kapısıdır. Bugün Türkiye ekonomik anlamda bir darboğazdan geçiyor ama faizin indirilmesi, hatta imkânlar dâhilinde sıfırlanması ülkenin ve vatandaşın hayrına olacaktır. Yükselen döviz süreci geçicidir ve mutlaka bir yerde duracaktır. Ve bunun uzun vadeli bir süre olmayacağı kanaatindeyim.
Sonuç olarak; dinimiz İslam ve diğer semavi dinlerin tümünde faizin tamamen haram olduğu ve yasaklanması aşamasına gidiliyor. Bundan dolayıdır ki her dönemde olduğu gibi bugün de sosyal anlamda büyük sıkıntılar doğuran faize engel olmak her devletin selameti için gereklidir. Yüce Rabbimiz toplumsal refahımız için ticareti helal, faizi haram kılmıştır.