Hiç gündemden düşmeyen dramlardan olan göçmenler, bu günlerde Belarus ve Polonya üzerinden tekrar gündemdeler. Kışın başlamasıyla mültecilerin dramları çok daha acı bir boyut kazanmıştır. Özelikle Belarus ve Polonya sınırındaki iklim çok soğuktur. Bu soğuk iklime rağmen göçmenlerin çoğunluğu Avrupa’ya geçmek için Beyaz Rusya olarak da bilinen Belarus sınırını tercih ettiler. Peki, mülteciler neden bu sınırı tercih ediyorlar? Daha çok mültecileri Akdeniz sularında görüyorduk.
Avrupa’ya göç iki alandan yapılabiliyor. Birisi Akdeniz üzerinden yapılıyor. Özellikle 2015 yılından itibaren Orta Doğu, Afrika ve Afganistan’dan olmak üzere Avrupa ülkelerine ciddi bir göç vardı. O dönemlerde ana göç rotası Akdeniz üzerindendi. 2016 yılında yürürlüğe giren “Göçmen mutabakatı” kapsamında Türkiye üzerinden Avrupa ülkelerine göç dalgası azaltıldı. Bunun yanında deniz yoluyla Avrupa’ya geçişte yaşanan boğulmalar göçmenlerin gözünü korkutmuş ve caydırıcı bir faktör haline gelmiş bulunuyor. Bu nedenle de Akdeniz güzergâhı ikinci bir tercih halini almış bulunuyor.
Diğer yol ise Belarus üzerinden karadan ve ormanlık bir alandan Avrupa’ya geçiş yoludur ki bu çok daha güvenlidir. Daha önceleri de mülteciler bu kara alanını çok kullanmaktaydılar. Fakat Avrupa bundan rahatsız olduğu için Belarus’la anlaştı ve bu geçişlerin önlenmesi için beton duvarlar örülmesine karar verildi. Hatta tüm masrafı da Avrupa ülkeleri üstlendi. Fakat 2020 yılında Belarus ve Avrupa’nın arası bozulunca göçmenler Akdeniz’den kuzeye, Belarus istikametine tekrar yöneldiler. Belarus yönetimi Avrupa’yı bir noktada tutmak için mültecileri bir koz olarak kullanmak istiyor. Bu yönde de sınır geçişlerine izin vereceğini açıklamasıyla da tüm mültecileri bu sınıra çekmiş bulunuyor. Ve şuan çok zor şartlarda dondurucu ormanlarda mahsur kalan binlerce göçmen var.
Fakat burada dikkatimi çeken; devletlerin dinamiklerinden ziyade göçmenlere olan bakış açılarıdır. Hatta göçmenleri birbirine karşı diplomatik şantaj olarak kullanmalarıdır. Meseleye insani yaklaşmaktan ziyade sadece külfet ve bir şey elde etme kapsamında değerlendirmeleridir. Göçmen politikası batının ikiyüzlülüğünü bir kez daha ortaya çıkarmıştır. Avrupa ülkelerinin bir taraftan “Göçmenleri kurtarma” planlarını duyururken diğer taraftan onları barındırmamak için her türlü oyunu oynadıkları malumdur.
Bugün bu fotoğrafı daha çok Polonya üzerinden görüyoruz. Polonya bu konuda net tavır sergilerken sınırda donan göçmenlerin görüntüleri dünyada yayılıyor. Ve bu durum Polonya üzerinde bir baskı oluşturuyor. Bu baskı sadece Polonya’yla da ilgili değil tüm Avrupa’nın ayıbı olarak ortada duruyor. Beyaz Rusya olarak bilinen Belarus’un da göçmenleri bir şantaj aracı olarak kullanması ve onları ölüme terk etmesi madalyonun diğer kara yüzüdür.
Sonuç olarak; insanlıktan nasibini alamamış beyinler insanları sadece menfaatleri için bir merdiven basamağı olarak kullanıyor. Bugün göçmenlerin dramını görmeyip sadece göçmenlere çıkar amaçlı ve şantaj aracı olarak bakan mimsiz medeniyetin temsilcileri dünyaya huzur dağıtamazlar.