Bu günlerde en çok konuşulan isimlerden biri de Sedat Peker’dir. Hemen herkes onunla ilgili bazı yorumlar yapmaktadır. Bu adam kendi gücünü nereden alıyor? Sizce halkın hamisi olduğundan mıdır? Ya da gücünü etrafındaki kişilerden mi alıyor? Hiç sanmıyorum. Gücünü aldığı tek şey, devlet adına işlediği suçlardır. Bununla birlikte işlemediği ama tanık olduğu yasa dışı suçlardan cesaret alıyor. Bununla da onu gözden çıkaran kişilerle hesaplaşmak istiyor.

                Ancak bu hesaplaşmayı yaparken mensubu olduğu örgütün muhafazasını da sağlıyor. Çünkü konuşmalarında örgüt liderinden ziyade örgütün bir üyesi gibi davranıyor. Bu üyeliğini korumak için de çok hassas davrandığı anlaşılıyor. Zaten ilk videolarda halka karşı inandırıcılığını sağlamak için bulaştığı büyük suçlardan birkaç tanesini itiraf etti. Ancak intikam almak istedikleri kişilerle ilgili büyük suçlardan ilk başta parça parça bilgi verirken son videolarda tomar tomar bilgi veriyor.

                Diğer taraftan ilk videodan itibaren toz kondurmadığı bir devlet var. Son videolarda ise o devleti adeta ilahlaştırarak tüm suçlardan beri olduğuna yöneldi. Çünkü dünkü devlete ihtiyacı olduğu gibi bugün de aynı devlete ihtiyacı vardır. Peker, videolarda dediği gibi çok temiz değil ve onu bu günlere getirenlerle suç ortağıdır. Ancak çıkar çatışması nedeniyle zaman içerisinde yolları ayrılanları ve bugün Alaattin Çakıcı restleşmesi nedeniyle onu sıkıştırmak isteyenleri ele veriyor.  Oysa işlerin asıl organizatörlerini ve şu anda da ilişkileri olanların isimlerini vermez ve bunları hiçbir şekilde karşısına almaz…

                Fakat 7. videoda dikkatimi çeken; 1990 yılında Kürt iş adamlarının cinayetlerinden ve Diyarbakır cezaevinde yaşanan vahşetten bahsederek meseleyi şahıslardan çıkarıp kendisini de var eden derin devletten söz ediyor. Devletin karanlık yüzü olan o dönemdeki devletleşmiş çetelerden söz ediyor. Peki, bu meseleyi sadece çıkar boyutuyla mı ele almak gerekir? Kanaatimce o dönemde birçok yapıyı töhmet altında bırakan suçlar da işlendi ve bunları açıklayacak cesareti kendinde bulamıyor.

 Sedat Peker’in, “her şeyi sorgulayın” dediği halka karşı, kirli havuzun sahiplerinin isimlerini neden saklıyor? Sadece bazı meselelerle ilgili kişilere neden yoğunlaşmış. Hatta kirli havuz sahiplerinin ona rotasını belirlediği şeyleri söylüyor gibi. Yani rota sahiplerine sadıktır diyebiliriz. Yoksa çok daha fazla bilgiye sahip olduğu kanaatindeyim.

Sonuç olarak; Sedat Peker, şahsi meselelerden ziyade, özellikle işaret ettiği 90’lı yıllarda devletin birçok faili meçhul cinayetine vakıf olduğunu söyleyebiliriz. 1990’lı yıllarda halka karşı yapılan suçlara bulaşmış asker-polis mensuplarının isimleri verilebilirdi. Örneğin; 98 yılında Batman’da Cevzet Soysal’ı kaçırdıktan sonra infaz ettikleri 6 polisle ilgili bir bilgisi var mı?  Ya da o yıllarda çok konuşulan ve Hizbullah’a yüklenilen birçok faili meçhul cinayetin derin devlet çetesi tarafından işlendiğini söyleyebilir mi? Söylemez… Çünkü bu onun kilosunu aşıyor… Bunun içindir ki “Sedat Peker neyi anlatıyor?” sorusuna, “devede kulağı anlatıyor” cevabını verebiliriz.