Suriye`ye yönelik harita planı tutmayan ABD yeni manevralar peşindedir. Münbiç`teki saldırı ve “güvenli bölge” söylemleri bu manevraların yansımasıdır. Hatırlanacağı üzere Suriye`deki ilk savaş yıllarında Türkiye`nin ısrarla istediği bir güvenli bölgeydi. Fakat bu istek; başta ABD olmak üzere Suriye üzerinde derin planları olanların hesabına gelmiyordu. Bugün ise bu söylemlerin tekrardan gündeme gelmesi ve ABD`nin bunu dillendirmesi tamamıyla oyalama taktikleridir.
Aynı şekilde Münbiç üzerinden Suriye`den çıkmak istememe bahanesini oluşturmaya çalışanlar yeniden IŞİD`i gündeme taşımak istemekteler. Türkiye`yi bölgenin dışında tutmak ve İran`ı izole etmeye çalışanlar, Münbiç saldırısı üzerinden yeni bir senaryoyu sahaya sürüyorlar. Bu da; ABD`nin Suriye`deki kalıcılığını tesis ederek Türkiye`nin elini-kolunu bağlamaya çalışanların tezgâhıdır. Türkiye`yi Suriye`nin dışında tutmaya dönük bir tertiptir. ABD eliyle, ABD tepkileriyle gerçeğe dönüştürülmek istenmektedir. DEAŞ bahanesiyle sekiz yıldır Suriye`de fitne ateşini körükleyenler bu kartı tekrar devreye sokmaya çalışıyorlar. Bu bahaneyle Suriye ve Irak`ı perişan ettikleri bu algıyı yeniden devreye sokmak istiyor.
Bu saldırı; Trump`ın çekilme kararını boşa çıkarmaya dönük ABD`nin derin devlet sisteminin lehinedir. Onlar başından beri İran sınırından Akdeniz`e uzanan bir harita projesi uyguluyorlar ve bunu da IŞİD`i gerekçe olarak pazarlıyorlar. Çekilme meselesi gündeme gelince hesapları karıştı. Trump`ı vazgeçirmeye çalıştılar. Çekilme konusunda ikileme düşen ABD lobisinin halen Trump`ı ikna edemediği ve bu konuda tam da başarılı olamadığı görülüyor. Ama bundan vazgeçmeyecekler. ABD`nin Siyonist derin devlet lobisi, “IŞID bitmedi ve çekilmemeliyiz” tezinin en güçlü sahibi ve tezgâhtarıdır. Onun için de her türlü senaryoyu uygulamaktan kaçınmayacaklarıdır. En son Münbiç saldırısı ve “güvenli bölge” söylemleri bu senaryonun bir parçasıdır.
ABD güdümündeki Terör koridoru, Türkiye-İran ile Arap dünyası arasına kalın duvarlar örme, Suriye`yi parçalama projesi israil öncelikli bir projedir. Bölgedeki terör organizasyonları da, ABD yerleşik sistemini bu anlamda yönlendiren ve yöneten de israil`dir. Zira ABD giderse elinin zayıflayacağı ve hiçbir şey yapamayacağını bilmektedir. Ayrıca Suriye`deki ABD askeri varlığı doğrudan israil tarafından kendi çıkarları doğrultusunda yönetildiğinden bu varlığı kaybetmek istememektedir.
Aynı zamanda; Birleşik Arap Emirlikleri ve Muhammed bin Selman yönetimindeki S. Arabistan, israil ve Körfez ülkeleri ile birlikte korkunç bir Türkiye-İran düşmanlığı yürütüyor. Bu ülkeler, ABD ve israil ile birlikte Türkiye`yi Suriye`den uzak tutmak ve İran`ın Suriye`deki elini zayıflatmak adına her yolu deniyor. PKK ve DEAŞ`a bu konuda her türlü açık ve örtülü desteği bunlar veriyor. Bölgeye Arap birliği göndermekten PKK/PYD`ye para desteğine kadar her şeyi yapıyor. Bu denklemde ABD`nin gitmesini istemeyen bu devletler de sahada her türlü gayri insani çalışmayı yapmaktalar. Münbiç saldırısının organizatörleri ve “güvenli bölge” açıklamaları oyalama ve Suriye`den çıkmama adına ortak çıkar düşüncesiyle hazırlanmıştır.