ABD` nin aniden çekilme kararı sürpriz olarak değerlendirilse de aslında bunun ipuçları okunuyordu. ABD`nin son dönemlerdeki Türkiye`ye karşı daha yumuşak bir dil kullandığını görüyorduk. Hatırlanacağı üzere; ABD, PKK`nın üst düzey üç yetkilinin başlarına ödül koymuştu…   İran ambargosuna karşı Türkiye`yi muaf tutmuştu… FETÖ`yle ilgili ABD`de birkaç tutuklama yapmıştı… Halk Bank davasında Hakan Atilla için yeşil ışık yakmıştı...  F-35 savaş uçaklarının teslimatı ile Patriot füze sistemlerinin satışına yönelik vetolar birer birer kaldırıldı…  Bütün bunlar alınacak bir karara hazırlık idmanıydı ve en son  ABD Başkanı Trump birkaç gün önce Suriye'den askerlerini tamamen geri çekeceklerini açıkladı. Peki neden?

Bütün bu hesaplara bakıldığında ABD`nin son aylarda bu zemini hazırlamak istediği, fakat Türkiye`nin Fırat`ın doğusuna yapacağı operasyon kararı çekilmeyi sadece hızlandırdı. Bu durumda ABD`nin, ya Türkiye`yle savaşacak, ya da oradan ayrılacaktı. Üçüncü seçenek olan “nötr” durumunda prestiji yerle bir olurdu. Kar-zarar hesapları yapan büyük şeytan, çekilme kararını daha karlı görmüş bulunuyor. Zira ABD`nin en büyük hedefi İsrail güvenliğidir. Türkiye ve İran için hazırladığı Suudi Arabistan, Mısır ve İsrail projesi zayıf kalmış ve tutmamıştır. Türkiye`nin Fırat`ın doğusuna operasyon kararı ve İran`ın Suriye üzerindeki siyasi etkisiyle yıkılmıştır. Kendi aleyhine bu zayıf halkayı gören ABD çekilme kararını vermiştir.

Diğer yandan büyük fotoğrafa bakıldığında, Çin ve ABD`nin küresel bir soğuk savaşını görüyoruz. Kendi enerjisini Ortadoğu`da harcayan ABD, Çin`in etkin olduğu küresel bölgelerde zayıf kalınmasına sebebiyet veriyor.  Özellikle Çin, Rusya,  Türkiye ve İran denkleminde Türkiye`yi kaybetmeyi göze almamıştır.  ABD'nin uzlaşıyı tercih etmesi biraz da Türkiye gibi stratejik önemdeki bir aktörü Rusya ve Çin'e kaptırma endişesinden kaynaklanıyor.  Kısacası son gelişmelerle Suriye'de denklemin dışında kalma riski artan ABD'nin yeni dönemde Türkiye'yi karşı cepheye itmekten çekinen daha özenli, esnek ve sorumlu bir siyaset izleme seçeneğini karlı görüyor.

Sonuç olarak; Eğer ABD, Türkiye tarafından Fırat`ın doğusuna yapılacak operasyona karşı dursaydı çok zorlu bir sürecin içine girmiş olacaktı. Zira Türkiye Afganistan gibi kolay lokma olmadığını biliyor. Bunun içinde piyon olarak kullandığı YPG/PKK`nın varlığı da yokluğu da onun için o kadarda önemli değildir. ABD`nin genel ahlakı olan, YPG/PKK`yı peçete gibi kullanıp atmıştır… Bu bağlamda Fırat'ın doğusuna operasyon ile aynı döneme denk gelen ABD'nin Suriye'den çekilme kararı, Türkiye-ABD ilişkilerini farklı bir dinamikle şekillendirmekle birlikte Ortadoğu'nun demografik, siyasi ve ekonomik güç haritaları üzerinde de köklü bir dönüşümün kapısını aralayacak bir zemin doğurmuştur. Bu değişim ve dönüşümü en çok da Suriye içerisinde İran ve Türkiye patentli hâkimiyet kuşağında göreceğiz gibi...