Birkaç gün öne ABD`nin, PKK`li Murat Karayılan, Cemil Bayık ve Duran Kalkan`ın başına para ödülü koyması bir anda gündeme oturmuştu. Söz konusu 3 kişinin kimlik ya da yer tespitini mümkün kılacak bilgiler karşılığında toplam 12 milyon dolar verileceği açıklandı… Ne oldu da aniden bu karar alındı? Yıllardır “terör” listesinde olan PKK`nın bu lider kadrosuna bir söz söylemeyen hatta onları her fırsatta destekleyen ABD`nin bu kararının altında ne yatıyor?
Türkiye`deki birçok analist bu haberin derinliğine inmeyip yüzeysel değerlendirenler nerdeyse ABD`nin bu hamlesini “yanlıştan dönen dost müttefik” olarak yorumladılar. Oysa işin özü; ABD bir taşla bir kaç kuş vurma hesabındaydı. Öncelikle son zamanlarda Münbiç üzerinden Türkiye`yle gerginleşen ilişkileri bu açıklamayla Türkiye`nin gazını alıp Fırat`ın doğusunda YPG`yi meşru güç olarak göstermek hesaplarıdır. Münbiç`te aynı anda hem Türk askeriyle, hem de “teröristlerle” devriye atan “Büyük Şeytan”, Türkiye`nin Fırat`ın doğusuyla ilgili hamlelerini engellemek veya geciktirmek için göz boyuyor. Türkiye sınırı boyunca uzanan ve Akdeniz`e çıkış yolu bulacağı alanda bir devlet oluşturma arzusunda olan ABD, Fırat`ın doğusuna müdahale etmesin diye ayak oyunlarıyla zaman kazanmak ve kendi kara gücü olarak gören YPG`yi daha da güçlendirme peşindedir.
Diğer taraftan başlarına ödül konulan isimlerin yerine başkalarını getirmek istiyor olabilir. Özellikle çukur siyasetinde “başarısızlık” sorumluları olarak gösterilen ve İran`la eylemsizlik anlaşmaları olan bu isimler tasfiye edilmek isteniyor. 5 Kasım`da İran`a karşı yürürlüğe giren ambargonun bir sonraki hamlesi PEJAK`ın yeniden canlandırılması hesaplarıdır. PEJAK üzerinde etkin olan ve İran`a karşı anlaşmaları olan bu isimlerin etkinliğinin zayıflaması İran`a karşı yapılacak terör eylemlerinde ABD`nin işini daha da kolaylaştıracaktır.
Yoksa bu isimlerin yakalanması veya öldürülmesi işi ABD için fazla zor değildir. Ancak bugüne kadar bunu yapmadılar. PKK`yi 1997`de güya “terör örgütü” olarak tanıdılar, fakat o günden bu yana bir tek PKK`liyi bile Türkiye`ye teslim etmediler. Şimdi de etmezler. Ama İran konjöktörüne göre ihtimal dâhilinde kendi amacına ulaşmak ve Türkiye`ye inandırıcılığını artırmak adına bu kişilere bir operasyon yapabilir. Ederlerse de bu, YPG üzerinden Fırat`ın doğusunda kendine alan açmak adına basamağın ikinci adımını atmaya yönelik projelerinin pir parçasıdır. PKK`yi tasfiye edip YPG/PYD`yi meşrulaştırmak ve palazlandırmanın ön hazırlığıdır.
Sonuç olarak; ABD`nin malum kişilerin başına ödül koymasının hiçbir kıymet-i harbiyesi yok. Çünkü başlarına ödül koyduğu o kişilerin hem hamisi hem de bizzat kendisidir. Onlara operasyon yapsa dahi bir ajanda doğrultusunda yaptığı kesindir. Bu ajandanın başında da Türkiye ve İran`ın geldiği unutulmamalıdır. Bu iki devlet, başlarına çorap örmek isteyen büyük şeytana karşı özellikle Suriye`de stratejik ortaklık gerçekleştirmelidir.