Eğitim sistemi bu ülkenin en büyük sorunu olarak ortada duruyor.  Yine bu günlerde çok konuşulan eğitim sistemimizin sağlam temellere oturtulmasını bir türlü yakalayamadık. Çünkü sistemde bir sıkıntı var ki bu sistem ile halkımızın genleri birbirini tutmuyor. Şu bir gerçek ki eğitim sistemimiz, bizim medeniyet iddialarımız, ruhumuz ve dinamiklerimiz ekseninde işlemiyor. Bir ülkenin eğitim sistemi; çocuklarına içi dolu olmayan ve sadece kuru bilgi veriyorsa sağlıklı ve öz güveni yüksek bir nesil beklenemez. Faydalı bir eğitim sistemi, çocuklarına manevi bir ruh vermekle, ideal ahlâk kazandırmakla yükümlüdür. Zira bir yandan özgüven, öte yandan tevazu ile donatmak, toplumun sağlıklı dinamikleri için kuşatmak ve kanatlandırmak, bir eğitim sisteminin önceliği olmalıdır.

Kültür ve fikir dünyasını, yalnızca Batı`da üretilenleri buraya aktarmakla, bu neslin önünü açamaz ve bu ülkenin çocuklarının ufkunu genişletemeyiz. Aksine, bu ülkenin çocuklarını hem zihnen hem de fiilen köleleştirir. Bu ülkede batıdan taklit bir eğitim sistemi, çocuklarımızın zihnini, ruhunu ve aklını zehirliyor, yok ediyor. Eğitim sistemi ve üretilen suni batı hayat portreleriyle çocuklarımızı ruhsuzlaştırıyor. Kendi değerlerimize yabancılaşmış, kimliksiz, ruhsuz, entelektüel melekeleri donmuş, Batı`ya aşağılık kompleksiyle bakan, zihni felçleşmiş, ruhunu yitirmiş, kaygan zeminlerde patinaj yapan kuşaklar yetiştiriyor sadece.

İlahi vahyin gölgesinde insanlığa sunacağımız adaleti, hakkaniyeti,  kanaati, fedakârlığı, paylaşmayı dünyaya armağan edebileceğimiz evrensel değerlerimizi özümsetecek bir eğitime hasret kaldık. Bunun tam tersi çocuklarımızı ruhsuzlaştıran, bencilliğin, kariyerperestliğin, başarı putunun kölesi hâline getiren bizim medeniyet birikimimize ve ruhumuza tastamam yabancı bir eğitim modelinin evrelerini yaşıyoruz. 

Hatırlanacağı üzere, İçişleri, Millî Eğitim ve Sosyal Güvenlik bakanlıkları okullarımızda güvenlik önlemlerini artırma kararı aldı. Bu adım bile, okullarımızın ne denli korunaksız, çocuklarımızın ne denli sahipsiz olduğunu gösteriyor aynı zamanda. Çünkü çocuklarımızı kaybediyoruz. Genç kuşaklar, gözümüzün içine baka baka yok oluyor... Elimizden kayıp gidiyor... Şüphesiz ki bunun en büyük sebebi kendi kültürümüzü, kendi zamanımızı, kendi dünyamızı yaşamadığımız, kendi hayallerimizi, kendi iddialarımızı değil başkalarının hayallerini, başkalarının iddialarını hayata geçirmekten başka bir şey yapmadığımız gerçeğidir.

Bu toplum, eğitim sistemini, kültür ve özellikle sanal medya hayatını, insanlığın şiddetle ihtiyaç hissettiği bizim evrensel medeniyet değerlerimiz, ruh köklerimiz ekseninde sil baştan yeniden inşa edemezse, bırakınız insanlığa bir şeyler sunabilmeyi, varlığımızı sürdürebilmemiz bile tehlikeye giriyor… Sonuç olarak; gelecek neslinin fikir dünyasını ve ruhunu koruyamayan bir eğitim sisteminin, bedenini korumasını beklemek hayalden ibarettir. Eğitimde, kültürde kazanılamayan bir istikbal mücadelesi, kaybedilmeye mahkûmdur. O yüzden, bu ülkenin eğitim, kültür, gençlik sorunu, terörden de, ekonomik krizlerden de önemlidir. Başta hükümet olmak üzere her türlü siyasi ve sivil inisiyatifi elinde bulunduranlar hep beraber bu elzem sorunu çözmeye yönelmelidir.