Amerika`nın İslam ülkelerine dönük şeytani siyaseti hız kesmeden devam ediyor. Ortadoğu`daki rejimlerden zerre miktar taviz kabul etmiyor.
Kendi saldırılarında katlettiği insan sayısı net bilinmezken, İslam ülkeleri arasına soktuğu nifakın her geçen gün yeni versiyonlarıyla karşılaşılıyor.
Zilletin sınırları o denli genişledi ki.. Dünyada onun en büyük destekçisi dahi olunsa, yine bunu kabul etmez, bire bir tabi olunmadığı takdirde şerrinden korunamayacağını hissettirir.
Devasa üslerini barındırsan, petrol kaynaklarını onun insaf ve hizmetine sunsan, olmadı, adamlarını/askerlerini tek tek savaşlarda onun için kurban versen, fakat sadece bir tek konuda, onun terör gördüğü kendi vatandaşını terörist görmezsen, bütün bu yapılanlar senin onun şerrinden korunman için yeterli derecede birer gerekçe olmadığı, olamayacağı ortaya çıktı.
Aynen ayeti kerimede ifade edildiği gibi: ‘Tamamen onların milletine tabi olmadığın müddetçe onlar senden razı olmazlar…` Şu an görünen tablo, tamamen öyle.
Bunu sadece bir ülke için söylemek doğru olmaz. Bütün İslam ülkeleri için aynı siyaset söz konusu. Türkiye yıllardır ABD üssüne ev sahipliği yapıyor, ancak Türkiye`yi öyle bir darbe ve fitne süreci içerisine soktular ki, sebep olunan milyar dolar maddi zararlar yanında daha da kötüsü ülke insanı içerisinde oluşturulan ‘birbirlerine karşı düşmanlık ve şüpheyle bakma sendromu`nun ne zaman bitebileceği kestirilemiyor.
Oysaki Türkiye birçok konuda onun için müttefik idi; tabiri caiz ise bir dediğini iki etmiyor idi. Hele bu “müttefiklik hatırına” Türkiye`ye karşı yıllardır “terör” faaliyetlerini yürüten PYD/PKK`ye daha yeni verdiği destekten söz etmeye gerek var mı?
Diğer ülkeler konusu da aynen öyle. Trump`ın kılıç dansına kalktığı Suudi Arabistan`ın silah alım bahanesiyle ABD`ye yaptığı bağışların haddi hesabı yok. Son Trump “ziyareti” “şerefine” sadece silah için yaptıkları “bağış” miktarının 110 milyar dolar olduğu belirtildi.
“Hukuk tanımaz” ve “özgürlük karşıtlığı” dolayısıyla ülkesinde rahat yüzü bulamayan Amerika Başkanı Trump`ın Suudi Arabistan`daki “ödüller” karşısında elde ettiği moral, “yeni fitne kapılarının açılması için” ona fikir de verdi cesaret de.
Oysaki daha birkaç ay önce ABD`de kabul edilen ve “11 Eylül” tasarısı olarak bilinen Terörizmin Sponsorlarına Karşı Adalet Yasası`nın onaylanmasına Suudi Arabistan cephesinden yoğun tepki gelmiş, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, “Tasarının onaylanması, yüz yıllardır uluslararası ilişkilerde etkin bir gelenek olan ‘egemenliğin dokunulmazlığının zayıflatılması` ilkesine karşı çıkan ülkeler nezdinde büyük bir endişe kaynağı olmuştur” demek suretiyle tepkilerini dile getirmişti.
Suudi yetkililer önceki açıklamalarında da konunun yasallaşması halinde ABD`de bulunan yatırımlarını geri çekeceklerini da duyurmuştu. Buna göre Suudi Arabistan`ın ABD`de toplam 750 milyar dolarlık yatırımı bulunuyor. Yasa kabul edildi, yatırımları geri çekmek bir yana, habire silah alımı adı altında yeni milyon dolarlar aktarılıyor.
Mesele bununla da bitmedi. Konunun yasallaşması sonrası ABD`de, güya Suudi Arabistan tarafından desteklenen örgütler eliyle zarar görenlerin mahkemelere başvuruları devam ederken Amerika, Trump`ın ziyareti esnasında ‘aynı sponsorlar`a karşı mücadele kararını körfez ülkelerine de kabul ettirdi.
Böylece Amerikalılar açtıkları davaların neticelerini daha hızlı ve pratik alabilme şansını yakalamışken, İslam coğrafyasında da Amerika ve destekçilerine karşı yan çizenlerin hesaplarının görülmesine yerel aktörler vekâlet etmek suretiyle bu görevi üstlenmiş oldular/olacaklar.
Yani İslam`a destek verenlerle alakalı artık ABD`nin rahatsız olmasına gerek kalmadan buradakiler birbirlerini tabiri caizse ‘yemek` suretiyle bu hesabı kesmeye/görmeye çalışacaklar.
Katar konusu bütün bu olup bitenlerden ayrı değerlendirilmemeli. Katar Amerika`nın en büyük üssüne ev sahipliği yaparken onun HAMAS, İhvan ve kısmen de İran`la ilgili tutumu artık rahatsız etmeye başlamış olmalı ki, “terör örgütleri veya terör devletlerine destek” nakaratları devreye sokularak hesap sorulmaya çalışılıyor; hem de körfez ülkeleri eliyle.
Aslında Amerika İslam ülkelerine adeta, ‘müttefiklik yetmez, ya tamamen bana uyup siyah dediğime siyah, beyaz dediğime beyaz diyeceksiniz, ya da kendi aranızda birbirinizi bu çizgiye getirene kadar savaşacaksınız` diyor.
Doğruhaber`in dünkü manşetinde de ifade edildiği gibi, bir geziyle ekilen fitnelerin bölgeyi daha da kasıp kavurmasından ciddi endişe ediliyor. Ne zamana kadar mı? Tabi ki akıllanana kadar!!!
Not: Elim olay sonucu hayatını kaybeden Yeni Akit Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Kadir Demirel Bey`e Yüce Allah`tan rahmet, ağır yaralı evladı(kızı)na acil şifalar temenni ederken; başta aileleri ve Yeni Akit camiasına da yine O`ndan sabır diliyorum.
Selam ve dua ile…