Gündem çok yoğun ve öne çıkan başlıklar hep değişiveriyor. Daha doğrusu herkesin kendine göre öncelikli konuları var ve onları ön planda görmeye çalışıyor.

CHP`nin asıl gündemi Cumhuriyet gazetesi tutuklularıyken, HDP`nin gündemi de tutuklanan parti başkan ve mensuplarıdır.

Fetullah mensuplarının gündemi kendilerine dönük gözaltılar ve görevden almalar iken, Avrupa ve bilumum Batı`nın derdi de bütün alanlarda Türkiye`nin karşısında durmak ve ‘derin kaygıları`nı dakikada bir kamuoyuyla paylaşmak olmuştur.

Türkiye`deki her bir gözaltı veya her bir askeri harekât için Batı veya ABD cephesi artık ana muhalefet gibi refleks göstermeye başladı.

Halkın gündeminde ise patlayan bombalar ve gerçekleştirilen katliamlar vardır. Herkesin vicdanında, ‘katliam sorumlularından hesap sorulması gerekir.` çığlık ve haykırışı var.

Gözaltı ve tutuklamalara tepki gösterenler ve bunu şu anki konumları üzerinden değerlendirenler acaba bunu bir kere olsun, başkalarına yapılan muameleyle karşılaştırma yoluna gittiler mi?

Merve Kavakçı 1999`da Fazilet Partisinden milletvekili seçildi. 2 Mayıs 1999`da da yemin için meclise geldi. Sadece başörtülüydü diye meclisten atılan, gece yarısı evi basılan, yetmedi, vatandaşlıktan çıkarılan milletvekili Merve Kavakçı için, şu an bağırıp çağıranların kaçta kaçı tepki vermişti?

Bırakın tepki vermeyi, yapılan bütün bu uygulamanın altında kendi zihniyetlerinin imzası vardı. ‘Lütfen bu hanımın haddini bildiriniz!` diyecek kadar barbarlaşanlar aynı kulvarın adamlarıydı.

Hele basına yapılan uygulamayla alakalı sert tutum takınanlara sormak lazım. Defalarca baskına uğrayan, yazarları derdest edilip cezaevlerine atılan gazeteler için kaç tane açıklamanız oldu?

Bütün bu operasyonlardan öte binası silahlı ve molotoflu saldırıya uğrayan bir gazete için gıkı çıkmayanları nasıl samimi bulabiliriz ki?

Ben bunları söylerken gözaltılarını şakşaklıyorum diye anlaşılmasın! Buradaki gayem, var olan samimiyetsizliğe vurgu yapmaktır. “Adalet kılıcı” kendilerine yönelince felaket tellallığına başladılar.

CHP Sözcüsü Selin Sayek Böke, “Cumhuriyet sadece bir gazete veya medya kuruluşu değildir...” diyor. Cumhuriyet`in Cumhuriyet tarihi boyunca salt gazetecilik yapmadığını hep biliyorduk, ancak bunun bir itiraf şeklinde sahipleri tarafından açıkça dile getiriliyor olması ayrıca önem arz etmektedir.

Şunu herkes bilmeli ki, kim hangi konumda olursa olsun başkasının derdi de sevinci de onun yani kendisinin ilgi alanındadır. Bugün gördüğünüz her bir reaksiyon için haktan ve doğrudan yana olan tutumunuzu ilan etmeniz gerekmektedir.

Bugün safların giderek netleşiyor olması ve asıl dürtenlerin ortaya çıkması aslında iyi bir şey. Önceleri kuklacılar afişe edilemiyordu. Boyundurukları altındaki köleleri işi götürdükleri için onlara ihtiyaç yoktu; onlar da kendilerini gizleyerek gemiyi yürütüyorlardı.

Şimdi ise onlar için iş kötüye gidiyor gibi.  Onun için gerginlik ve gerilim pompalanıyor. 15-16 yaşlarındaki çocukların katlinde azmi olanların ifadeye çağrılması bile, fırtına kopartmalarına sebep olabiliyor. 

Bu gerginlik ve gerilim; perde arkasındaki asıl güçlerin git gide perde önüne çıkmasına sebep olduğu için bir yönüyle hayırlı olmuştur.

Karşılıklı ataklar ve beyanlar asıl savaşanları ele veriyor. Burada asıl savaşanlar, ya mevzi kaybetmekten ürktü ya da deşifre olduğunu anlayarak direk müdahale etmede artık beis görmedi.

Eskiden ‘kendi içişleri, içişlerine karışmak istemeyiz` perdelemesi yapılırken, bugün artık buna gereksinim duyulmuyor, çünkü ‘dahil olduğumuz ortada, söylesek de nasıl olsa inanan yok` diyecek noktaya geldiler. Onun için çifte standartlar enflasyonu yaşanıyor. Dua edelim akıbet hayır olsun.

Selam ve dua ile…