Malumunuz siyasi partiler ve bağımsız adaylar, seçim çalışmalarına hızlı başladı. Listeler savaşından sonra şimdi de oy savaşları başladı dersek abartı yapmış olmayız. Tabii bu ‘savaşlar` kavramıyla alakalı olarak, partilerin çalışmaları mecazi anlamda böyle değerlendiriliyorken, bir parti var ki gerçekten bunu savaş diye anlıyor ve adeta özellikle bölgenin dört bir yanında savaş havası estiriyor.
Bahsini ettiğimiz bu parti tabii ki HDP`den başkası değildir. Seçim startının verildiği andan itibaren dağdakiler köyleri dolaşmaya başladı…
Aslında ‘HDP, seçim sath-ı mahalline yine bütün araç gereçleriyle girdi` diyebiliriz. HDP; PKK`nin Kalaşnikof, roketatar ve bixilerinden tutun da tabanca, taş, molotoflarına kadar, dahası öldürücü-delici-kesici nesi varsa bütün teçhizatlarının hepsiyle seçim çalışmalarına başlamış durumda. Demirtaş`ın ağzından kaçan, “seçime gidiyoruz, savaşa değil” sözleri, pratikte ve zihnin arka planında gerçekleşen savaşımın dışarı sızan postası mesabesindeydi.
Öyle ya barış(!) ve demokrasi(!) için neler yapılmaz ki? Bunun için canlar verilebileceği gibi alınır da gayet tabii. O zaman elde avuçta ne varsa bütün köşe ve tepebaşlarına konuşlandırılmalı ki barışçıl(!) ve demokratik(!) bir seçim olabilsin…
HDP`nin silahlı gücü PKK, bunu bir çok yerde uygulamaya koymuşken sadece bir tek yerde her ne olduysa onun bu savaşçıl seçim çalışmaları deşifre oldu ve ya edildi. Ağrı`nın Diyadin ilçesine bağlı Yukarıtütek köyünde Bahar Şenliği düzenleneceği ve bu etkinlikte “PKK-seçim propagandası” yapılacağı ihbarı üzerine bölgeye sevk edilen askerlerle çatışma çıktığı söyleniyor… Bu sadece basına yansıyan bir tek köy şenliği… Ya diğerleri… Kim bilir kaç köyde bu şenlik yapıldı veya daha yapılacak… Hani savaşa değil seçime gidiyordunuz. Silahlıların, seçim sath-ı mahallinde ne işleri vardı?
Onların barıştan anladıkları bu zaten: Bütün yöntemler kullanılarak oy avcılığı yapmak ve “seçim savaşımı” vermek…
Sözüm ona Kürt ırkçısı HPD her yerde bu savaşımı vermiyor tabii… Doğu illerinde yani Kürdistan Bölgesi`nde savaş, şiddet ve silah yöntemiyle oy toplamaya çalışırken; Batı illerinde yani Türklerin yoğun olarak yaşadığı illerde de tam aksine ‘barış` ‘sevgi` ve ‘demokrasi` sözcüklerini dilinden düşürmüyor…
Aslında kullandıkları yöntem de öyle yabana atılacak bir yöntem değil hani. “Kim hangi dilden anlıyorsa ve kime gücün nasıl yetiyorsa öyle yaklaşım göstereceksin…” Batıda barış güvercini söylemi, doğuda da silah namlusu ve tehdit vurgusu…
Sahi bütün bunları yazarken aklıma şu çözüm süreci ve Kandilin kongre meselesi geldi… Ne oluyoruz?.. Hani silah bırakma işi Nisanın ortalarını bulacaktı… Bir de bütün bir dünyayı kilitlediğiniz Nevroz mesajları ne çabuk unutuldu?
O gün havuz medyası onları hep gündemde tutarken, bu gün de, doğan medyası ve diğer kimi basın-yayın organları onlar için tam bir seçim propagandası arenası haline gelmiş durumda.
Ama bu bilinsin ki kaybettiriyorsunuz, kaybediyorsunuz… Tek kazanacak olan halkın Hür iradesi olacaktır, gerisi boştur, beyhudedir…
Farklı emeller uğruna kaybedilen canlar için de tabii ki insan üzülüyor. Çünkü yüce Allah “… Ve siz ancak Müslüman olmaktan başka(bir din ve tutum üzerinde) ölmeyin” diye buyuruyor…
Selam ve dua ile…