Yazılacak o kadar şey var ki. Şu MHP kasetleri, gerçekten pisliğin ayyuka çıktığı noktadır. Şu ana kadar hacının, hocanın oyunu almış bir partinin başındakilerin içinde bulundukları çirkeflikler insanın midesini bulandırıyor gerçekten. Ben; kim bunu çekti, niye çekti veya bunun yayınlanmasının ne kadar etik olduğu konusunu tartışmıyorum, iç veya dış istihbarat servislerinin bundaki dahlini de tahlil etmiyorum, o ayrı bir konu. Zaten bu tartışmalar “Hırsızın hiç mi suçu yok?” fıkrasını hatırlatır nitelikte. Ama Ya Allah bismillah, diyen bir partinin içinden böyle idareciler çıkıyorsa, varın siz düşünün bu ahlaksızlıkları normal görüp ahlaksızlığın tamamen suç olmaktan çıkarılmasını isteyen partilerin idareci ve yöneticilerinin halini. Bir de bunlara oy verip idare koltuğuna oturtmalarını sağlamakla beraber ellerine sopayı verişimizi tahayyül edin.
Allah (cc) korkusunun olmadığı yerde her şey olabilir. Allah (cc) korkusunun olmadığı kimseden de her tür şenaat beklenebilir. Onun için tüm pislik simsarlarının işi gücü, Allah (cc) korkusunu kaldırıp bunun yanında da fuhuş yollarını sonuna kadar açmaktır.
Aaa diye hayret edenlerin, gece gündüz fuhuş yaymak için ellerinden geleni yapmaları da ayrıca tezat arz ediyor. Televizyonlardan tutun cadde ve sokaklara kadar her taraf o çirkin fiilin gerçekleşmesi için bir araç olarak kullanılıyor. Bir TV spikerinin kostümündeki ahlaksızlığın haber anlayışıyla ne alakası olabilir ki? Artık düzgün bir haber izleme olanağı bile bırakılmadı. Dekoltenin, çıplaklığın; taciz ve tecavüzle alakası yok, diyen dangalakların kör gözlerine daha neyi sokmak lazım bilmiyorum.
Yıllarca başörtüsü ve İslami tesettürle mücadele edenlerin eseridir bu cereyan edenler. Yasalarımız buna el vermiyor, kamu alanlarına soyunuklar girebilir, tesettürlüler giremez, burası mollaların ülkesi değil, giyinik okumak isteyenler Suudi Arabistan`a gitsin diyen mason ve ahlaksızların eseri ve zaferidir(!) bu gerçekleşenler.
Başörtüsüyle mücadelede azgınlaşan Ecevit`e, ellerinden gelen yardımı esirgemeyip kendi inisiyatiflerindeki tesislerin girişlerine ‘başörtülüler ve evcil köpekler giremez` diyecek kadar boynuzu geçen zevatlardı bunlar. Bunları ifade ederken dürüst ama yanılmış tabeayı bu suçlamalardan berri ediyorum tabi ki. Hatırlarsanız 20 Mayıs 2000 tarihinde MHP`ye bağlı Devlet Planlama Teşkilatı, sosyal tesislerle ilgili bir genelge yayınladı. Bu genelgenin 8. maddesinde şöyle yazıyordu: “Tesislerimizde konaklayacak olanların site içinde çağdaş ortama uygun kıyafetler ve davranışlar içinde bulunmaları gerekmektedir. Çarşaf, türban, tesettür ve benzeri kıyafetler yasaktır. Siteye evcil hayvan getirilemez.” İşte bu genelgeye binaen MHP ye bağlı sosyal tesislerin kapılarında ”köpekler ve başörtülüler giremez” yazıyordu. Bunlardan basına yansıyanlardan biri Abant tesisleri, diğeri de Üsküdar`daki SSK sosyal tesisinin kapısındaydı.
Bakın bu mücadele her yerdedir. 22 Ağustos`ta mevcut internet paketlerine dokunmamak kaydıyla yeni bir uygulamayla isteyen sansürlü paketler elde edebilecek. Ancak yapılan protestoları görüyorsunuz. Geçenlerde terbiye ve ahlak sınırları o kadar aşılmıştı ki büyük afişlere “P. numa dokunma” satırları yazılmıştı. Kimse de bu terbiyesizliğe karşı en ufak bir haber bile yapmadı.
Bu pislik işini o derece ileri götürdüler ki, başlangıçta bu fiili yapmaktan çekinenleri -birçoklarının yapmakta olduklarını görünce- o kadar kötü bir şey olmasa gerek zannı içerisine sürüklediler ve başkalarının da bu suça irtikâp etmelerine sebep oldular.
Baştan çıkarma ve saptırma âmillerine karşı mukavemet etmek gerekir. İffetli kişilerin de hayvani temayüllerini kamçılayarak sinirlerini yoran amilleri bertaraf etmeleri lazımdır elbet. Bu çirkinlikleri teneffüs ettirmek için 24 saat dört bir yandan çalışıyorlar. Uyanık olmak lazımdır.
Sivil toplum kuruluşları, yetkililer, etkililer, yöneticiler, belediyeler vs. herkes üzerine düşeni yapmalıdır. Kötü sonuca götüren bütün yollar da kötü algılatılmalıdır ve karşı çıkılmalıdır. Dekolteyi yereni bin köyden kovacaksın, şenaatler peyda olunca da” aa..” deyip hayret edeceksin. Buna akılsızlık, muvazenesizlik, mümeyyizsizlik, art niyet ve arsızlık derim ben.
Selam ve dua ile.