Sokak ve caddeler üryanlardan geçilmez olacak, sokaklar sözüm ona çağdaş giyimli yani soyunuklardan geçilmeyecek ve yine her yerde taciz ve tecavüz görüntüleri ile karşılaşılacaktır. Bu fiillerden güya şikâyet edenleri de bolca göreceğiz. Gerçekten bundan muzdarip olup da şikâyet edenler de elbette ki olacaklardır.
Tam da bu sırada Eyüp`te bir okula kız çocuğunu sınava getiren bir “anne”nin, kapı önünde sınava girecek erkek öğrenci bulamayınca “Aaaa burada niye erkek öğrenci yok, biz hangi asırda yaşıyoruz” şeklinde tepki göstermesi gerçekten hayretler içerisinde bıraktı. Acaba erkek öğrenci olsaydı onun kız çocuğu bu muasır medeniyet devrinde birkaç soruyu fazla mı çözecekti gerçekten merak ettim.
Değerli okurlar!
Bunlar yetmezmiş gibi reklam adı altında hayâsızlığın bini bir para olacak. Gerçi Başbakan bu ahlaktan yoksun reklamlara bir anlamda vurgu yaparak kadınların istismarına izin vermeyeceklerini belirtmişti. Başbakan, ”Özellikle reklam piyasasında kadının istismarı, dünyada çok büyük önem taşımaktadır. Bu, istismardan öte bir olaydır. Bu, kadının tacizidir. Kadın taciz edilmektedir ve bununla rant elde etme mücadelesini veren bir emperyalist zihniyet, bir faşist zihniyet vardır.
Buna karşı kimsenin direndiğini görmüyoruz. Kimse, bunu gündeme getirmiyor. Aslolan budur. Buna karşı kadın ayaklanmış mıdır? Kusura bakmayın ayaklanmamıştır… Belediye Başkanlığımda İstanbul`da bir reklamı, otobüs duraklarına astırmadım diye medya bana saldırdı ama ben taviz vermedim çünkü kadına saygım var.
Bugün olsa yine aynı şekilde başında bulunduğum partimin hiçbir belediyesinde buna müsaade edilmesine asla izin vermeyiz.” diyordu.
Başbakan gerçekten hem önemli tespitlerde bulunmuş hem de buna karşı konulması gibi can alıcı bir göreve vurgu yapmıştır. Dilerim bu söylenenler sözde kalmaz, özde ve fiiliyatta da yerini bulur.
Toplum olarak Başbakanından Cumhurbaşkanına neredeyse herkes bundan muzdarip ve şikâyetçi iken ahlak ve namus düşmanı birilerinin bu faaliyetlerine kesinlikle seyirci kalınmamalı ve her platformda karşı duruş sergilenmelidir. Türkiye`de bu sektörü yürütenlerin sayısı ne kadar olabilir ki? Ama gelin görün ki sokak, cadde ve her taraf onların rengiyle, boyasıyla boyanmış durumda.
Konya`daki Prof`un söylediklerine sonuna kadar kıvırmadan bükmeden katılıyorum ve buradan bir kez daha ilan ediyorum: Dilruba, Ahmet ve Türkay gibi ciğerparelerimizin hayat haklarının sağlanması için sapıklığa (af buyurun) namustan yoksunluğa götüren bütün yollar kapatılmalıdır. Kayseri`deki vahşetin sebebi, gerçekleşen bir cinsi alçaklığın üzerini kapatmak ve sır kalmasını sağlamak değil midir? Yine birileri çıkıp meczupluk ve başka boş sebepler arayışı yapmasın ve asıl sebepleri gizleme cinayetine ortak olmasın.
Tüm bu pislik ve çirkefliklerin adı doğru konulsun. Bu ahlaki çöküşü yaşatanlara fırsat verilmemelidir. Cadde sokak iş yeri hulasası bütün yaşam mahallelerimizden hepimiz sorumluyuz. Lakayt kalmak bir anlamda maazallah Dilrubaların cinayetlerine ortak olmaktır.
Hepimizin güya güvendiği ve izlediği kimi tv kanallarına bile sadece ve sadece o kanalı ifsada sürüklemek ve onu diğer ifsat eden tv kanallarına katmak için reklam verildiğini anlamamak için çok saf olmak gerekir. Tv yöneticisi anlatıyor: Aldığımız kimi reklamların, reklamla hiçbir alakası olmayıp ahlaki kurallara uymayan, kimi yerlerini kapama isteyişimiz reklamı verenlerce hep kabul görmemiştir. Adam sana kap kacak reklamını veriyor fakat senin, meta gibi kullandığı bayan objesi üzerinde düzeltme yapmana müsaade etmiyor.
Bu şeytanca bir yaklaşım değildir de nedir. Kimi “müfessirlerin” tasarrufu altındaki tvlerde bile bu tip reklamların oluşuna açıkçası akıl erdiremiyorum.
Onun bununla ilgili bir açıklaması yoksa da, ya izleyiciler hiç sormazlar mı? Hocam! Söylediklerin nere, tasarrufun altındaki tv`de çıkanlar nere? Madem bize kendilerini hacı hoca diye tanıtmışlar ve biz de öyle biliyoruz o zaman bunun aksini serdeylediklerinde de bizleri tepkileriyle karşılarında bulmalılar, bulsunlar. Bulsunlar ki, böylece bir yardımımız dokunmuş olsun.
Sonuç olarak; bu ahlakî erozyona karşı ne yapılması gerekiyorsa elbirliğiyle yapılmalı kanaatindeyim. Ahlak dışı reklamı yapılan ürünlerden uzak duralım ve almayalım. Alternatifini bulmaya çalışalım.
O ürünü, yapılan yanlış reklamından dolayı almadığımızı ilgili firmaya e-mail veya telefonlarla bildirelim. Cadde sokak ve aile parkalarındaki diğer olumsuzlukları bertaraf etmek için elimizden geleni yapalım.